Divan’ül Lügat’it Türk

kaşgarlı mahmutun haritası: Kâşgarlı Mahmud’un hem eserinde hem de çizdiği haritada Japonya’ya yer vermesi, haritanın önemini bir kat daha artırmaktadır. Bugünkü bilgilerimize göre, Divanü Lugati’t-Türk’teki harita, Japonya’nın gösterildiği ilk dünya haritasıdır.

Kâşgarlı’ya Göre Türk Yazısı Türk topluluklarının dili ile ilgili böylesine ayrıntılı ve Türk dili tarihi araştırmaları açısından son derece önemli bilgiler sunan Kâşgarlı Mahmud, Türklerin Arap kaynaklı yazıdan önce kullandığı ve Türklük bilgisinde Uygur alfabesi diye tanınan yazıyı Divanü Lugati’t-Türk’te özel bir bölümde tanıtmıştır. Türkçe kaynaklarda bu konudaki en eski bilgileri içeren ve iki ayrı tabloda Uygur alfabesini veren Kâşgarlı Mahmud’un bu alfabeyi heca-i el-Türkiyye ‘Türk alfabesi’ diye adlandırması dikkate değerdir. Ancak XVIII. yüzyıldan sonra bu alfabe bilim çevrelerinde Uygur alfabesi olarak tanınmıştır. Kâşgarlı Mahmud, eserinin beşinci sayfasında Türk Sözlerini Kuran Harfler Üzerine başlığıyla şu bilgileri vermektedir: Bütün Türk lehçelerinde kullanılan harfler on sekiz harften ibarettir. Bunlar Türk yazısını meydana getirirler, Türk yazısı bu harflerle yazılır. Bu harfler Arapçadaki hece düzeninde ا ب ت ث harflerine karşılık gelmektedir. Yazılışta yeri olmayan, fakat söylenişte gerekli bulunan, temel harfler arasında bulunmayan yedi harf daha vardır. Türk lehçeleri bunlar olmadan olmaz. Bu yazının nasıl yazılması gerektiğini de belirttikten sonra kullanıldığı alanları Eskiden beri Kâşgar’dan yukarı Çin’e dek, çepeçevre bütün Türk ülkelerinde hakanların ve sultanların yarlık (ferman) ve mektupları bu yazı ile yazılagelmiştir diye kaydeden Kâşgarlı Mahmud on birinci yüzyıl Türk dünyasında geniş ölçüde bu yazının kullanıldığını haber vermektedir. .............................


on iki hayvanlı Türk takviminde yıllar şöylece belirlenir: sıçgan yılı ‘sıçan yılı’
ud yılı ‘öküz yılı’
bars yılı ‘pars yılı’
tavışgan yılı ‘tavşan yılı’ nag yılı‘timsah yılı’
yılan yılı ‘yılan yılı’
yund yılı ‘at yılı’
koy yılı ‘koyun yılı’
biçin yılı ‘maymun yılı’
takagu yılı ‘tavuk yılı’
ıt yılı ‘köpek yılı’
toŋuz yılı ‘domuz yılı’........................................

http://www.tdkterim.gov.tr/dlt/?kategori=divan#yazi




http://www.tdkterim.gov.tr/dlt/sozluk/











Divan’ül Lügat’it Türk için onlarca bilim adamı öldürüldü!


Dünya üzerinde hiçbir kitap, basımı için bu kadar çok sayıda bilim adamının can vermesine sebep olmadı.

Dünya üzerinde bir kitap, basımı için bu kadar çok sayıda bilim adamının can vermesine sebep olmamıştır. Bu kitabın ismi; Divanü Lügati’t Türk, yazarı da büyük bilgin Kaşgarlı Mahmud…Bu sene 1000′nci doğum yılı kutlanan ve 2008 yılı da kendi yılı ilan edilen Kaşgarlı Mahmud’un Türkçe’nin ilk büyük sözlüğü ve ilk Türk ansiklopedisi olan Divanü Lügati’t Türk, tam 800 yıl boyunca ortada yoktu; tıpkı bir diğer kitabı Kitab’ül Cevahir gibi…

Divan-ı Lügat’it Türk, geçtiğimiz yüzyılın başında, Ali Emiri tarafından bulundu.

Avrasya Yazarlar Birliği Genel Başkanı Yakup Deliömeroğlu, kitabın bulunuşunu şöyle anlatıyor:

“Kitabı sahaflarda Ali Emiri Efendi buldu. Ali Emiri Efendi, kitabı satın aldığında duyduğu sevincini şu şekilde dile getirir: ‘Bu kitabı aldım; eve geldim. Yemeği içmeği unuttum… Bu kitabı sahaf Burhan 33 liraya sattı. Fakat ben bunu birkaç misli ağırlığındaki elmaslara, zümrütlere değişmem.’

Büyük bir coşku içinde olan Ali Emiri Efendi kitabını kimseye göstermek istemedi. Hem kitabı kıskanıyor ve hem de kaybolmasından endişe ediyordu. Devrin ünlü simaları Ziya Gökalp ve Fuad Köprülü gibi şahıslar, Ali Emiri Efendi’nin Divanü Lügati’t Türk’ü bulduğunu işitmiş ve görmek istemişlerse de Ali Emiri Efendi onları kitaba yanaştırmamıştı; Kitabı sadece çok güvendiği Kilisli Rıfat Efendi’ye gösteriyordu.

Ali Emiri Efendi satın aldığında, kitap hırpalanmış ve yıpranmış bir vaziyetteydi. Şirazeleri çözülmüş, formaları dağılmış, sayfaları birbirine karışmış ve numaraları da yoktu. Bu sebeple kitabın eksik mi, tam mı olduğu belli değildi. Ali Emiri Efendi bunun tespitini Kilisli Rıfat Efendi’ye yaptırdı. Kilisli Rıfat Efendi, iki ay müddetle kitabı üç kere okudu, karışmış sayfaları yerli yerine koydu ve numaralandırdı. Daha sonra da kitap Matbaa-i Amire’de üç yıl süren bir maceranın ardından basıldı.” Yakup Deliömeroğlu, kitabı kendi dillerine tercüme etmek isteyen çok sayıda Türk bilim adamının da bu yolda Rus ve Çinliler tarafından şehit edildiğini söylüyor. İşte Rus ve Çinliler tarafından katledilen Türk bilim adamları…

Dîvân ü Lügati’t Türk’ün Türk Dünyasında ilk tercüme girişimi, Azerbaycan’da oldu. Sovyet Bilimler Akademisi’nin Azerbaycan Şubesi, bu iş için Halid Said Hocayev’i görevlendirir. Hocayev, 1935-37 yıllarında bu görevi tamamlar. Fakat Hocayev ve yardımcılarının başarısının mükafatı, ölüm olur.

1937 yılında bu kez meşhur Uygur şairi Kutluk Şevki ve eğitimci şair Muhammed Ali Dîvân ü Lügati’t Türk’ü Uygurcaya tercüme ettikleri için katledilirler ve bütün çalışmaları yakılır. Kutluk Şevki, hac yolculuğu sırasında uğradığı İstanbul’ dan Kilisli baskısını alarak ülkesine götürmüştür. Bilim dünyasına hizmet için giriştikleri iş, kendi sonlarını hazırlar.


Uygurlar, 1944 yılında Şarki Türkistan Devletini kurduklarında, ilk iş olarak Dîvân ü Lügati’t Türk’ün tercümesi işine girişirler. Bu iş için meşhur alim İsmail Damollam görevlendirilir. Birinci cildin tercümesi tamamlanmıştır ki. Rusya ile Çin anlaşarak Şarki Türkistan Devleti ortadan kaldırılır ve İsmail Damollam öldürülür.Şarki Türkistanın Kızıl Çin tarafından işgal edilmesinden sonra Uygur bölgesinde Sinjang Özerk Yönetimi kurulur. Kaşgar bölgesinin Valisi Seyfulla Seyfullin, maddi kaynak da ayırarak tanınmış şair ve tarihçi Ahmed Ziyaî’yi Dîvân ü Lügati’t Türk’ün tercümesi için resmen görevlendirir. 1952-54 yılları arasında Divanın tercümesi tamamlanır ve Pekin’ e basılması için gönderilir. Baskının giderleri de Kaşgar valiliği bütçesinden ayrılmıştır. Ancak Pekin “karşı devrimcilik ve milliyetçilik” suçlamaları ile Ahmet Ziyaî’yi 20 yıl ağır hapse mahkum eder ve Ziyaî cezaevinde işkence altında can verir, divanın bütün tercümeleri de yakılır.

Yılmayan Uygurların bir başka girişimi, 1960-63 yıllarında, Çin İlimler Akademisi Şincang Bölümü Müdür Yardımcısı Uygur Sayrami tarafından hayata geçirilir. Fakat hem Sayrani yardımcılarıyla birlikte öldürülür hem de tercümenin metinleri yakılır.

Uygurların Divan’a merakı bütün bu olanlara rağmen azalmamakta aksine artmaktadır. Halkın ve aydınların yoğun isteği ile Dîvân ü Lügati’t Türk İbrahim Muti’in yönetiminde Abdusselam Abbas, Abdurrahim Ötkür, Abdurra¬him Habibulla, Abdulreşit Kerim Sait, Abdulhamit Yusufi, Halim Salih, Hacı Nur Hacı, Osman Muhammed Niyaz, Emin Tursun, Sabit Ruzi, Muhammet Emin ve Mirsultan Osmanov’dan oluşan 12 kişilik komisyon tarafından tercüme edilir. Bu tercüme ile Divan, 1981-84 yıllarında Urimçi’de 3 cilt halinde ve 10 bin nüsha basılır.


Divan’ül Lügat’it Türk, Kazakistan ve Azerbaycan’da ise SSCB’nin yıkılışından sonra yayınlanabildi.

Dr. Fahri SOLAK

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi

Hiç yorum yok: