SÜSLEME SANATI

SÜSLEME SANATI:
HAZIRLAYANLAR
Dursun KAYA - Niyazi ÜNVER

İlhanlı, Timurlu, Memluk ve Selçuklu dönemlerinde süslemelerde benzerlikler görülür. Ancak, malzemenin kullanılması yörelere göre değişiklik gösterir.
2.1.SÜSLEME SANATINDA KULLANILAN TERİMLER:
Desen: Yalnız çizgilerle boyasız olarak yapılan resim.
Motif: Süslemelerde tekrarlanan biçim-öge.
Figür: Resim ve heykelde insan ve hayvan görüntüsü.
Kompozisyon: Bir sanat eserinde kurallara dayalı ve estetik anlamlı düzen kurma.
Üslûp: Bir devrin ya da bir sanatçının kişiliği, bir eserin teknik, renk, kompozisyon biçim ve anlatım bakımından özellikleri.
Üslûplaştırma: Gerçek şekil ve motiflerin karakterini kaybettirmeden basitleştirerek, süslemeyi şematik hale sokmak
Üslûp türleri: Selçuk, Bursa, Edirne, klasik, barok, rokoko, yeni klasik, uyanış gibi bölüm ve karışımlar gösterir. Her uygarlığın kendi adını taşıyan özel ya da karışık üslupları vardır.
2.2.SÜSLEME SANATINDA KULLANILAN MOTİFLER:
İslam süsleme sanatlarında figür ve tasvirlere pek yer verilmediğinden, motifler geometrik düzenlemelerle beraber büyük önem kazanmıştır. Yüzyıllar içinde gelişerek çeşitlilik kazanan süsleme elemanı motifleri belli gruplar içinde toplayarak sınıflandırmak, bunları tanımaya kolaylık sağlayacaktır. Bu motifleri üç grupta inceleyebiliriz:
•Bitkisel motifler (naturalist motifler) •Palmet-lotus •Çiçekler , yapraklar, ağaçlar •Soyut Motifler •Rumi •Münhanî •Sembolik motifler •Bulutlar •Çintamâni ve üç benek
A.Bitkisel Motifler (natüralist motifler):
Kendi içinde iki gruba ayrlır:



a.Palmetus-Lotüs: Çoğunlukla beraber kullanılan bu iki motiften, Lotus, nilüfer çiçeğinin sadeleştirilmiş şeklidir. Palmet ise, kaynağı Asurlular olarak bilinen bir motiftir. Çok zengin çeşitleri olan bu motifler İslam eserlerinde sade ve zarif görünümleriyle çizilmişlerdir.
b.Çiçekler (Hatai): Gül, gül goncası ve benzer çiceklerin boyuna kesitinin anatomik hatların üslûplaştırılmış görünümleriyle çizilmiş şekline denir. Bazı kitaplarda bu motifin Timur Devleti zamanında Çin Türkistan'ından getirtilerek kullanılmaya başlandığı anlatılırsa da bu doğru değildir. 11. yüzyıl başlarında Karahanlılar Devleti zamanında Çin Türkistanına -"Hatay-Hıtay-Huten" diye adlandırılan ülke- bir sanatçı gönderilip orada "hitay sanatını" öğrenen sanatçı ülkesinde döndüğünde İslam süsleme sanatlarında hatai motifi ile hatai üslubunun temelini atmış olur.






c.Penç: Gül, gül goncası, papatya ve benzer çiçeklerin kuş bakışı görünüşünün stilize edilerek çizilmiş şekilleridir. Çiçekler yapraklarına göre biçimlendirilirler. Pençberk: 5'lik yaprak demektir. 13. ve 14. yüzyıllarda sevilerek kullanılan hatai motifi ile 15. yüzyılda yavaş yavaş diğer narçiçeği, nergis, sümbül gibi çiçeklerin de katılımıyla süsleme sanatında rumilerin ve geometrik düzenlemelerin yerini natüralist düzenlemeler almaya başlar. Özellikle 16. yüzyılda lale çiceğinin tezyini sanatlarda kullanılmaya başlamasıyla yepyeni bir dönemi başlatır.


penç


d.Yapraklar: Süsleme sanatlarında diğer bir özellikte her çiçeğin kendi yaprağıyla kullanılmış olmasıdır. Hiçbir zaman bir gül bir karanfil yaprağıyla birlikte çizilmemiştir. Bu özellikten başka hançer yaprağı adı verilen kavisli iri ve büyük yapraklar kullanılmış ve sadece bu yapraklarla yapılan kompozisyonlar olmuştur. Bu kompozisyonlarda Hayvan figürleri de görülür. 16. yüzyılın bu süsleme tarzı "saz üslubu" diye adlandırılır.

yaprak motifi

e.Ağaçlar: Süsleme sanatında daha çok ölümü ve cenneti sembolize eden ağaçlar kullanılmıştır. Selvi (Servi) ölümü ve aynı zamanda halk arasında ince ve uzun boylu sevgiliyi de sembolize eder. Nar ağacı ise cenneti temsil ettiği için severek kullanılmıştır.
B.a.Rumî: Sözlük anlamı Anadolu'ya ait demektir. Orta Asya kökenli olan motifin ilk yaygın kullanımı Selçuklu Devleti zamanında olduğu için "Selçukî" adını verenler de vardır. 16. yüzyılda çok çeşitli yorumları çizilmiş olan bu motif, şekline ve kompozisyonlarda kullanılış biçimine göre iki türlüdür.
e) Çizilişine göre:
e) Sade Rumî: Buna dini Rumî de denir. En basit şekliyle çizilmiş Rumî örneğidir.
b)Dendanlı Rumî: Sade Rumî sınır çzgisinin iç kısmında münhani örneklerle süslenmiş rumi örneğidir.
c)Kanatlı Rumî: Rumî motifinin iki kola ayrılarak çizilmiş şeklidir.
d)Sarılma Rumî: Buna piçide Rumî de denir. Kendi içinde sarılma ve bükülme anlamında Farsça bir terimdir. Rumî motifinin üzerine çıkma yaparak sarılmış rumi örneğidir.
e)Sencide Rumî: Ölçülü iki taraflı çizilen Rumî çeşidi anlamında Farsça bir terimdir. Sanki iki Rumî sırt kısmında birleştirilmiş gibidir.
f)İşlemeli Rumî: Büyük bir Rumî motifinin iç kısmında hatai grubu motifler yer alır

rumi motifi çeşitleri

2. Kompozisyondaki kullanımına göre:
a)Ayrılma Rumî: Bir kompozisyonda deseni paftalara ayırarak, kompozisyonda daha uygun bir görünüm sağlamaya ayrılma rumi denir. Bu bölümde zemin, uygun şekilde farklı renkte boyanır. Bu görevi hemen her çeşit rumi motifi yapar.
b)Tepelik Rumî: Kompozisyonlarda sonlandırıcı veya sınırlayıcı görev yaparlar. Bazen tığ şeklinde de kullanılırlar. Simetrik düzenleme uygulanır.


tepelik rumi


RUMİ MOTİFİN KOMPOZİSYONDAKİ KULLANIMLARA GÖRE ÇEŞİTLERİ
c)Ortabağ Rumî: Rumî kompozisyonunun çiziminde rumilerin saplarının bir noktada birleşip tekrar o noktadan ikiye ayrılmalarında, birleşme noktasına konan rumili düzenlemeye ortabağ rumi denir.
d) Salyangoz: Salyangoz diye adlandırılan küçük rumi tarzındaki kıvrımlar simetrik dörtlü hattın çakışma noktasında kullanılır. Bağlayıcı bir özellik taşır.
e)Üç-iplik Rumî: Birbiri içinden geçen üç hat üzerinde rumilerin aynı yönde dizilerek meydana getirdiği zarif bir rumi örgüsüdür. Bordürlerde kompozisyonları sınırlayıcı olarak kullanılır.

münhani

B.b.Münhani : Eğri, çizilmiş anlamındadır. 11. ve 15. yüzyıl'larda yazma eserlerin hemen her bölümünde kullanılmıştır. Bazen bordür şeklinde ya da müstakil olarak çizilmiştir. Rumîlerden farklı bir çizim özelliğine sahiptirler. Kompozisyonların hazırlanışında bir hat üzerinde değil, birbirine bitişik olarak çizilir ve açıktan koyuya doğru kademeli bir şekilde boyanır.
C.Sembolik Motifler:
Bunlar da iki gruptur:
C.a.Bulutlar: Süsleme sanatlarında kullanılan bulutlar, doğanın bir elemanı olma fikriyle değerlendirilip kullanılmışlardır. Bulutlar kendi hatlarını devam ederek çizilirler ve başka motiflerle karışmazlar. Çizim şekillerine ve kullanım özelliklerine göre rumiler gibi isim alırlar
1. Çizimdeki özelliklerine göre:

bulut


a)Serbest bulut: Kompozisyonlara serbest şekilde çizilerek yerleştirilirler.
b)Yağma bulut: Bulut şekillerinin daha kesif olarak bir arada çizilmeleridir. Serbet olarakta yerleştirilirler.
2. Kompozisyondaki durumuna göre:
a)Nokta bulut: Yağma şeklinde çizilirler. Nokta bulut denmesinin nedeni, desende motiflerin yer alacağı dalların çıkış noktasını teşkil ederler.
b)Ayırma bulut: Ayırma rumilerin kullanılmadığı yerde aynı görevi yapacak şekilde kullanılırlar. Renk ayırımına yardımcı olmaları nedeniyle deseni monotonluktan kurtarıp, daha ahenkli görünmesini sağlarlar.
c)Ortabağ bulut: Çardaklı ve çember diye de isimlendirilen bulut motifi. Çiçeklerin saplarını bağlamada, bazen de iki bulut arasında bağlantıyı sağlamada kullanılırlar.


ÇİNTAMANî –ÜÇBENEK


d)Tepelik bulut: Kompozisyonların sınırlandırılmasında kullanılırlar. Desenlerin bitişini belirlir.
e)Hurde bulut: Bu düzenlemede rumilerden farklı olarak kendi bünyelerinde değil, yaprak veya hatai çiçeğiyle beraber kullanılarak değerlendirilirler.
C.b.Çintamâni : Genellikle üç benekle birlikte kullanılan çintamâni, bulut ve hatai motifleri gibi Orta Asya kaynaklıdır. Yanyana uzanan iki dalgalı şekil kaplan ve pars postunu hatırlatır. Biri üstte ikisi altta üç benekten oluşan düzenleme dekoratif anlamda süsleyici olarak kullanılmıştır. Bazen beneklerin içine tek tarafa daha yakın çizilen daireler onların hilal şeklini almalarını sağlar. Timur devleti dönemine ait sikkelerde görülen bu üç beneğe "Timucin" adı verilir. Türk bezeme sanatında ise gücün ve saltanatın sembolü olarak kullanılmıştır. Bazen üç beneğin bir arada kullanıldığı örnekler olduğu gibi bazen de her iki motif ayrı ayrı kullanılmıştır

ÇİNTAMANî –ÜÇBENEK


YAZMALARIN SÜSLENMESİNDE KULLANILAN TIĞLAR :
Tezhip'te Tığ'ın Yeri ve Önemi:
Tığ, tezhip sanatında eseri tamamlayan yardımcı eleman olarak kullanılır. Tığların görevi eserdeki kompozisyon yoğunluğundan zemin boşluğu arasında denge unsuru olmasıdır. Eserin cetvel veya dendan bitiminden sonra motifler, büyükten küçüğe doğru incelerek son bulur. Ana tığlarda çok çeşitli motifler kullanılmakla birlikte, ara tığlar genelde daha sade olmaktadır. Kompozisyon zenginliği, eserlerin mükemmelliği ve inceliği tığlarda da çok çeşitliliğin doğmasına neden olmuştur.
Yüzyıllara Göre Tığlar:
12. ve 13 . yüzyıllarda kalın çizgi ve nokta ile tezhipleri süsleyen tığlarda renkler genellikle lacivert ve tonlarıdır.
14. yüzyılda geometrik şekiller, noktalardan meydana getirilen sade çicekler ve yalın rumîler tığları oluştururken, renkte lacivert ile sulu altının kullanıldığı görülür.

17. YÜZYIL TIĞ ÖRNEĞİ

Bu gelişmeler 15. ve 16. yüzyıllarda artarak devam etmiştir. Selçuklu sanatında kullanılan münhani motifi 15. yüzyılda kitap sanatında daha çok bordür şeklinde olup, bu eserlerde çoğu zaman münhani bordür üzerine kuzu çizgisi bırakılmadan mavi rengin tonlarıyla geometrik tığlar çalışılmıştır. Bu dönemin bir özelliği de düz cetvel üzerinde çizilmiş tığlardır. Osmanlı süsleme sanatı her alanda olduğu gibi en parlak dönemini 16. yüzyılda yaşamıştır. Bu dönemde kullanılan tığlar :
•Zencerekli tığlar, •Şemse şeklinde rumîli tığlar, •Selvi şeklinde tığlar, •Hatayi ve penç motifli tığlar, •Bulut motifli tığlar, •Profilden stilize karanfil ve lale motifli olanlar, •Tığlardan kalan zemin boşluğuna çimen şeklinde altın serpmeler 17. yüzyılın ilk yarısında bir önceki yüzyılın zengin ve zarif çalışmaları sürmüştür. Bu yüzyılın ikinci yarısında şekillerle birlikte renklerde de değişimler olmuş, laciverdin yanında kırmızı da sıkça kullanılmıştır.


18. YÜZYIL TIĞ ÖRNEĞİ


18. yüzyılda ana tığlarla birlikte, aynı boyda ve zenginlikte ara tığlar da kullanılmıştır. Diğer yüzyıllardan farklı olarak, tığların cetvelleri siyahla çekilmiş, ana tığlarda lacivert, ara tığlarda kırmızı ve zaman zaman altın kullanılmıştır. Eserdeki tezhipli kısımda yoğun bir şekilde bütün kağıt zeminini kapatacak kadar teferruatlı tığlar kullanılmıştır.
19. yüzyılda tığlardaki motifler Batı etkisinde kalarak, tığ cetvellerinin zaman zaman kalktığı, klasik renk olan lacivertin bazı örneklerde hiç kullanılmadığı, altın, yeşil ve kırmızı renklerin daha çok kullanıldığı görülür.
19. yüzyılın sonu 20. yüzyılın başı Rokoko tarzı çalışmalar tığlarda klasik tarzda, klasik ve Rokoko tarzı birleştirilerek hem eserde hem de tığlarda çalışılmıştır. Çeşitli yüzyıllarda görülen bariz özellikler bir önceki yüzyıldan etkilenip bir sonraki yüzyılı de etkilemiştir.

18. YÜZYIL TIĞ ÖRNEĞİ
Güllerde Tığ:
Elyazması Kuranıkerim'lerde sayfaların ön kenar boşlukları üzerinde yer alan, oval veya daire şeklinde yapılan süsleme motiflerine "gül" ve "gülçe" denir. Gülçeler de tığın kullanım devirlerine uygun değişimler göstermiştir.
Gülçeler bir sayfada bir kaç tane yanyana geldiklerinde aralarında hiç kesinti yapılmadan tığlarla birleştirilmiştir.
Tuğlarda Tığ:
Kelime olarak Oğuzca'dan gelen ve "Hakanın Buyrultusu, Mührü" manasını taşıyan tuğra işaret olarak bilindiği gibi Osmanlı padişahlarının nişan ve alameti bir çeşit imzasıdır. Bu padişah imzası olan tuğralarda tezhip sanatının değişimi yüyıllara göre aynen yansımış, buna paralel olarak tuğralardaki tığlarda kompozisyonlarla bütünlük sağlamıştır.
Ciltlerde Tığ:
Ciltte tığlar bütün dönemlerde sade cizgi ve noktalardan oluşmuş, renk olarak genelde altın kullanılmıştır.

https://www.yazmalar.gov.tr/elyazmaciligimiz_tr.php

Hiç yorum yok: