Menkıbe-i Sultân Murâd (Giriş-Dil İncelemesi-Çeviriyazı Metin)MAHMUD PAŞA MENKIBESİ
Dr. Mehmet Dursun ERDEM∗Muhammet KUZUBAŞ∗∗
ABSTRACTIn this article
Menkıbe-i Sultân Murâd named manuscript is done transcriptionand language study. In introduction part of this article information about work andmanuscript is gived. And after this part there are language study and transcription ofmanuscript. Key words: Old Türkiye Turkish, Turkish language, fonology, Menkıbe-i SultânMurâdTALE OF SULTAN MURADÖZETBu makalede Menkıbe-i Sultân Murâd isimli yazmanın transkripsiyonu ve dilincelemesi yapılmıştır. Makalenin giriş kısmında eser ve yazma hakkında bilgiverilmektedir. Bu kısımdan sonra dil incelemesi ve yazma eserin çevriyazısıbulunmaktadır.Anahtar Kelimeler: Eski Türkiye Türkçesi, türk dili, ses bilgisi, Menkıbe-iSultân MurâdEski Türkiye Türkçesi ve devamı olan Osmanlı Türkçesi, Türk dilinin yazılıvarlığı açısından en zengin dönemidir. Bu dönemde uzun eserlerin yanında kısa,hatıra türü eserler de mevcuttur. Bu tür eserler dönemin dili, kültürü, edebiyatı,sosyal yapısı ve devlet örgütlenmesine yönelik birçok veriyi bulabiliriz. Bumakalede inceleyeceğimiz yazma metin ise Menkıbe-i Sultân Murâd isimli biryazmadır. Bu yazma eser vasıtasıyla dönemin diliyle ilgili bilgiler elde ederkendevlet yönetimine ait verilere de ulaşılmaktadır.Devletlerin başarılı bir şekilde idare edilebilmesi ve bekasının sağlanması,sadece devletin en üst kademesindeki kişinin (padişah, başbakan, cumhurbaşkanıvb.) başarısıyla mümkün değildir. Devleti yöneten kişinin çevresinde liyakat vekabiliyet sahibi devlet yöneticileri de bulunması gerekir. Tarihi geçmişe bir gözatıldığında, nice kabiliyet sahibi padişahın yanında bulunan ve göreve ehil olmayandevlet yöneticilerinin, padişahın ülkesini daha iyi yönetmesine mani olduğugörülecektir. Aynı şekilde, padişahların mükemmel bir yönetici olmamalarınarağmen, kaliteli devlet adamları sayesine ülkenin pek çok muvaffakiyetlerkazandığını söylemek mümkündür. Bir de hem padişah hem de devlet yöneticileriişlerinin ehliyse o zaman çağlar açılır, çağlar kapatılır. Çalışmamızın konusu teşkileden Mahmud Paşa da bu üçüncü grupta yer alır. Edebiyatımızda, çeşitli devlet büyüklerinin veya halkın saygı duyduğu gönülerenlerinin hayatları etrafında teşekkül ettirilen eserler vardır. Gazavatnameler,∗ Erzincan Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı BölümüÖğretim Üyesi. mdursunerdem@hotmail.com∗∗ Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
--------------------------------------------------------------------------------
Page 2
Menkıbe-i Sultân Murâd 218zafernameler, menakıbnameler bu eserlerdendir. Fatih Sultan Mehmed dönemininönemli devlet adamlarından birisi olan Mahmud Paşa’nın hayatı etrafında da çeşitlimenkıbeler kaleme alınmıştır. Mili Kütüphane’de A 2373 numarada kayıtlı olan veyazarının Sinan olduğu belirtilen bir yazma eser de Mahmud Paşa’nın hayatınınanlatıldığı bir menkıbedir. Menkıbenin başlığı aslında Menkıbe-i Sultân Murâd adınıtaşır. Ancak, menkıbenin geneline bakıldığında, olayların Mahmud Paşa etrafındacereyan ettiği görülmektedir. Menkıbede Mahmud Paşa’nın II. Murâd dönemindeEdirne sarayına getirilişi, İstanbul’un fethi, fetih sonrası yaptığı çeşitli savaşlar veölümü anlatılır. Eserin yazılış tarihi kesin olarak belirtilmemiştir. Ancak Sinan Paşadöneminde yaşamış Sinan adlı bir kişi tarafından kaleme alındığına dair notdüşülmüştür. 1Ayrıca, eserin dili de Eski Anadolu Türkçesi özelliklerigöstermektedir. Bu da bu eserin 16. yüzyılda kaleme alındığı düşüncesinidoğrulamaktadır.1. Ses Bilgisi: Yazma eserin başlıca ses bilgisi özellikleri şunlardır:1.1.e/i Konusu: Menķıbe-i Sulŧān Murād Ĥān, e/i konusunda çoğunlukla itarafındadır: riǾāyetler itdiler 1b/8, giceyi 6b/11, işidince 6a/9, girü 8b/6, yire 8b/14,yirlü yirinde 9a/15, yidi yılda 10a/11, ilinde 1b/8, virdi 2a/3, didiler 2a/5, giydirüp4b/1…Çok az örnekte e ile yazılan kelimeler de karşımıza çıkmaktadır: eyitdi 9b/13, 1.2.ı/u Konusu: Özellikle –ıp/-ip zarf-fiil eki çift dudak ünsüzünün etkisiylehep yuvarlak ünlü ile karşımıza çıkmaktadır: varup 1b/10, bulup 2a/4, ķalķup 2a/6,olup 2a/6, buluşup 2a/12, yazılup 2b/7..1.3.i/ü Konusu: Bir kısım kelime kök ve gövdelerinde ya Eski Türkçenindevamı olarak ya da çift dudak ünsüzünün tesiriyle görülmektedir: gelüp 3a/2, idüp3a/4, yükledüp 3b/2, begenüp 3b/6, içün 4b/4, düzüp 7a/4… 1.4.o/u ve ö/ü Konusu: Yuvarlak ünlüler, Arap harfli yazıda aynı işaretlerlegösterilmektedir. Türklerin daha önce kullandıkları Göktürk ve Uygur dönemialfabelerinde de -Brahmî yazısı hariç- durum hemen hemen aynıdır2. Brahmî yazısıile kaleme alınmış Türkçe metinlerin büyük bir kısmı tercümedir. "Bu tecümeler,ana dilleri Türkçe olmayan Budist misyonerler tarafından yapıldığı için de imlâ çokkarışık ve bozuktur" 3 . Yani ikilik, Brahmî yazısı ile kaleme alınmış Türkçemetinlerde de mevcuttur (TEKİN 1976:282). Bu yüzden yuvarlak ünlülerin dar veyageniş olduğunu belirleyebilmek oldukça zordur. Biz bu durum karşısında farklılıkortaya çıkarmamak için Eski Türkiye Türkçesi metinleri üzerine çalışanlarınçoğunun ortak tespitlerine uyduk: yörütmeyince 8b/1, boġdı 13a/12, boylu 2a/a, 6b/1,doyumlıķ 7a/14… 1.5.Kalınlık-incelik Uyumu: Yazma metinde geçen Türkçe kelime kök vetabanlarında kalınlık-incelik uyumuna aykırı yalnızca bir örneğe rastlanmıştır: inanduġı 1b/6.41 16. yüzyılda üç tane Sinan Paşa vardır. Birincisi Hadım Sinan Paşa 1516-1517arasında sadrazamlık yapmıştır. İkincisi Koca Sinan Paşa’dır ve 1580 ile 1596arasında belli dönemlerde sadrazam olmuştur. Üçüncüsü ise, 1596 yılındasadrazamlık yapan Yusuf Sinan Paşa’dır.( bk. ÖZTUNA 1996, c. II, s. 996-967)Eserin bu sadrazamların hangisinin döneminde yazıldığı belirtilmemiştir. 2 Uygur dönemi alfabeleri için bk. GABAIN 1988, s. 9-32; CAFEROĞLU 1984, s. 168-170. 3 GÜLENSOY, “Brahmî yazısı”, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, C. 1, s. 467.4İnan- kelimesinin uyumun dışında kalması konusunda geniş bilgi için bk. DEMİR1998, s. 200-204.Turkish Studies / Türkoloji AraştırmalarıVolume 2/2 Spring 2007
--------------------------------------------------------------------------------
Page 3
M. Dursun Erdem – Muhammet Kuzubaş219Eklerde ise Eski Türkiye Türkçesinin diğer eserlerinde olduğu gibi –ki, -ken, -daş, ve -yor uyumun dışında kalmıştır.51.6.Düzlük-Yuvarlaklık Uyumu: Düzlük yuvarlaklık açısından Menķıbe-iSulŧān Murād Ĥān, diğer Eski Türkiye Türkçesi eserlerine benzemektedir. EskiTürkçeden itibaren gelişmesini izleyebildiğimiz birden çok heceye sahip bazıkelimelerin sonlarındaki " -g " ve " -ġ " lar, Batı Türkçesinin başlarından itibarendüşmüştür. Bu ünsüzlerden önceki düz ünlüler umumiyetle yuvarlaklaşmıştır.Metnimizde, "-g, -ġ" seslerinin düşmesinden dolayı bünyesindeki ünlününyuvarlaklaştığı kelimelerden bazıları şunlardır: ķapusuna 5b/4, ķapudānlıġı 9b/1, ŧopŧolu 10a/8... 1.7.ķ/ħ Konusu: Menķıbe-i Sulŧān Murād Ĥān’da az sayıda ķ>ħ değişmesinerastlanmaktadır: yoħsa 5a/1, daħı 6b/15, aħşām 8b/6, uyħudan 10a/15… 1.8.k/g Konusu: Kelime bağında k- sesi, çok büyük oranda g- ‘ye değişmiştir:göreyim 10b/15, gerekdür 2b/8 … 1.9.ķ/ġ Konusu: Kelime başında /ķ/ ünsüzü genellikle kendisini korumuştur:ķodılar 3b/2, ķocacuġı 5a/9, ķoñşı 7b/13…2. Şekil Bilgisi: Menķıbe-i Sulŧān Murād Ĥān’ın şekil bilgisi açısındanönemli özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:2.1. -yor Şimdiki Zaman Eki "-yor şimdiki zaman eki yorı- 'yürümek'fiilinin yorı-r geniş zaman şeklinden çıkmıştır" (ERGİN 1986:296). Ek, Eski TürkiyeTürkçesi metinlerinde genellikle birleşik fiil çekimlerinde kullanılırken, OsmanlıTürkçesinde benzer hece düşmüş ve "-yor" şeklinde şimdiki zaman eki olmuştur.Metnimizde şimdiki zaman için daha çok "-yor" eki kullanılmıştır. Bu eke EskiTürkiye Türkçesinde nadiren rastlandığını bilmekteyiz. Ek, XIV. yüzyılın bazımetinlerinde görülmektedir (TİMURTAŞ 1977, s. 126; YAVUZ 1991, s. 35). Menķıbe-i Sulŧān Murād Ĥān’da görülen -yor, büyük ihtimalle müellif tarafındankullanılmıştır. Metnin kısa oluşu ve şimdiki zaman kipinin çok kullanılmaması, dahaçok üslup gereği hikaye ve geçmiş zaman kipinin kullanılması bu kip hakkındayeterince söz söylememizi engellemektedir: baķayorlar 13b/8.2.2. Gelecek Zaman Eki: (-ısar/-iser; -ecek/-acaķ) Eski TürkiyeTürkçesi'nin gelecek zaman eki "-ısar, -iser"e, metinde rastlanılmamıştır. Bu ekyerine yazma metinde sadece bir örnekte "-ecek/-acak" zaman ekinin kullanıldığınıgörmekteyiz. Metnin hikaye üslubu gereğince ve kısa oluşu sebebiyle şimdiki zamankipinde olduğu gibi gelecek zaman kipinde de fazla kullanım mevcut değildir. bu yine gelecek mi 6a/142.3. Birleşik (Tasvirî) Fiiller: Metinde yeterlik ve tezlik bildiren birleşikfillerle karşılaşılmaktadır.2.3.1.Yeterlik:Yeterlik fiilleri olabilirlik, hâkimiyet, güç, bir işi yapabilme yetki veyeteneğini ifade etmektedir. -ı/-i; -u/-ü; -a/-e bil- kalıbıyla yapılmaktadır.… yüzini Maĥmūd Paşadan yaña çevirüp didi ki Maĥmūd ķāđį-ǾaskerligüñǾuhdesinden gelebilir misüñ? 9b/12-13, 2.3.2.Tezlik:5 bk. AKKUŞ 1995, ARGUNŞAH 1999, BATTAL 1997, CANPOLAT 1995, CEMİLOĞLU2000, 2001, DEMİR 2004, DİLÇİN 1991, DUMAN 2000, ERGÜZEL 1999, GÜL2000, GÜLSEVİN-BOZ 2004, KARAHAN 1994, KORKMAZ 1973, ÖZKAN 1990,1993, 2000, ÖZMEN 2001, ŞAHİN 2003, TİMURTAŞ 1994, TOPALOĞLU 1978.Turkish Studies / Türkoloji AraştırmalarıVolume 2/2 Spring 2007
--------------------------------------------------------------------------------
Page 4
Menkıbe-i Sultân Murâd 220-a/-e; -ı/-i; -u/-ü gel- Bazen ansızın gerçekleşen fiilleri, bazen de uzun süredirdevam eden eylemleri anlatır. İki uzak mana yüklenmiş olması bakımından dikkatçekicidir: … Maĥmūd Paşa ile buluşup Maĥmūd saña žulm itdüm Ǿafv eyle diyüp Ǿöźrdiledükde ol daħı buġż ķadįmden ola gelmişdür 6b/5-6, -ı/-i; -u/-ü vir-: Tezlik, acelecilik ve aniden olan hareketleri ifade edenkurallı birleşik fiildir. Asıl fiile, " -ı/-i, -u/-ü vir- " yapısıyla bağlanır. Türkçenin eneski birleşik fiillerinden biridir. Gelü virdügi gibi cümle Ǿulemā taǾžįmen ayaķ üzre ķalķdılar. 4a/6-7, …cellāda ġażab idüp üç adam ilerü varup ŝiķlet idi virdigi gibi cellāda n’eylesün …5a/2-3, … pādişāh daħı ġāyet öykelenüp sarāyına içerü alup yöriyü virdi. 5a/6,Meger İstānbūluñ içine Ǿasker-i İslām giri virdigi gibi bozķun kāfirler Ayāśofyayaķaçup içine ķapanmışlar. 9a/8-9, 3.Cümle Yapısı: Menķıbe-i Sulŧān Murād Ĥān’ı cümle yapıları bakımındanincelediğimizde, hikâye etme üslubunun etkili olduğu görülmektedir. Bu türün diğerörnekleri Danişmend-nâme (DEMİR 2004), Battal-nâme (DEMİR-ERDEM2006a,2006b), Müseyyeb-nâme (ERDEM 2007) ve Saltuk-nâme’den (AKALIN1988, 1990, 1995) çok farklı bir şey görülmez. Tahkiye üslubunun en önemliözelliklerinden biri olan basit, sıralı ve iç içe birleşik cümle eserin nesir kısmındaçoğunluğu oluşturur:3.1.Basit Cümleler: Anlatımda akıcılık ve kolaylığı sağlamak için olayadayalı cümleler kuran yazar, bu cümle türünden oldukça çok yararlanmıştır: Bu adam da rāst geldi. 2a/1, Cümlesi bu söze tābiǾ olup ol yigidi pādişāhŧarafından fermān ile varan kimesneye teslįm eylediler. 3a/15-3b/1, Tatar begleri busözi maķbūl gördiler. 7a/7-8.3.2.Sıralı Cümleler: Öznesi ve konusu aynı olan basit cümleler arka arkayagetirilerek sıralı cümleler oluşturulmuştur. Bu cümleler genellikle cümlenin en sonkısmını açıklamak için kurulmuştur. Ses ahenginin aynı tür eklerle sağlandığı butürdeki cümleler, müstakil olarak incelendiğinde anlatımda kopukluk olacağıgörülecektir: Ķırāl bunı göricek itdügi işe peşįmān olur, ammā fāǿide nedür, śoñpeşįmānlıķ fāǿide virmez imiş. 8a/9-10…3.3.İç İçe Birleşik Cümleler: Karşılıklı konuşma ve olay nakillerinin çokolduğu Menķıbe-i Sulŧān Murād Ĥān’da çok kullanılan cümle çeşitlerinden biridir: Maĥmūd Paşa eyitdi: Emir pādişāhımuñdur hem ķāđį-Ǿasker efendiüstādımdur varup gelince düşen ħıźmatların edā ideyim didi. 9b/13-15, Ħvāce gelsündiyü, geldükde pādişāh eyitdi: “Ħvāce Efendi, bu ġulāmuñ Ǿilm-i İncįl’de mahāretikāmil Ǿilm-i Furķān’da daħı mahāret taĥśįline himmet idesüz.” Ħvāce daħı “Emrpādişāhuñ diyüp bu ġulāma bir ħāne taǾyįn itdiler. 3b/8-11…3.4.Ki’li Birleşik Cümleler: Osmanlı nesrinde çok sık kullanılan ki'li birleşikcümle, Menķıbe-i Sulŧān Murād Ĥān’ın üslûbunda önemli bir yere sahiptir: Maĥmūd Paşayı iç oġlanı libāsıyla getürürken ķađĮ-Ǿasker efendi dir ki oladamı dönderüñ başına bir śarıķ śaruñ zįrā Ǿulemā meclĮsidür iç oġlanı libāsıylagelmek münāsib degildür didükde dönderüp śarıķ śarup getürdiler. Gelü virdügi gibicümle Ǿulemā taǾžįmen ayaķ üzre ķalķdılar. 4a/3-7, BaǾdebuyurdı ki cāmiǾden artupķalan altunı getürüñ getürdiler öñine dökdiler. 10a/15-10b/1-2. Ol oġlana bir günmaħfįçe ħaber gönderdi ki n’eylerseñ eyle göreyim seni bolayki Maĥmūd Paşanuñmührin mührin bir beyāż kāġıda baśup baña göndereydüñ didi. 10b/14-11a/1.Turkish Studies / Türkoloji AraştırmalarıVolume 2/2 Spring 2007
--------------------------------------------------------------------------------
Page 5
M. Dursun Erdem – Muhammet Kuzubaş221Dönemin diğer eserleri gibi çün, çünki, çünkim, kaçan kim, nagah, pes ...edatlarıyla başlayan cümleler Menķıbe-i Sulŧān Murād Ĥān’da sık sıkgörülmektedir. Bu tür edatlar genellikle paragraf gerektiren yerlerde, ilk cümlelerinbaşında kullanılmıştır: … lāla çünki ķaradan gemi yörütdüñ ķapudānluġı saña virdüm didi. 9a/15-9b/1, 4.İfade Biçimleri:4.1.Benzetmeler: Menķıbe-i Sulŧān Murād Ĥān’ın üslûbunda dikkat çekendiğer bir öğe de benzetmelerdir. Tahkiye üslubunun gereği olarak anlatılmak istenendurumu veya olayı açıklamak, anlatılanları dinleyicilerin zihninde kolaycanlandırmak, dinleyenlerin veya okuyanların dikkatlerini canlı tutmak için eserdebenzetmelere sık sık müracaat edilmiştir. Bunlar içerisinde halk nesrinin en önemliözelliklerinden olan hayvan benzetmeleri ağırlıktadır. Bazı benzetmeler de destandaadı geçen gazilerin çok güçlü olduklarını anlatmak için kullanılmıştır: ol deriyi bir keskin bıcaķ ile sicim gibi incecik dildi ve ħalķa gibi idüp neķadar yir çevirürse taziyye bir ĥiśār yapdurdı. 8a/7-8, 4.2.Deyimler: Menķıbe-i Sulŧān Murād Ĥān’da doğal olarak deyimleryönünden de oldukça zengindir. Kalıplaşmış iki veya daha fazla kelime ile kısa,zengin, özlü ve çekici anlatımı sağlamak için deyimler oldukça çok kullanılmıştır.Bazıları şunlardır: ammā söz geçmeyüp Ǿāciz ķaldılar. 4b/12, Maĥmūd Paşa durduġı yirdenġāǿib olup ol maĥalde olanlaruñ birisi de anuñ izi ŧozına iremeyüp müteĥayyirķaldılar 5a/4-5, Edirne şehrinde bir işi düşmiş 5a/9, Hemān varup ayaġına düşüp6b/2, [1b] (1) Menķıbe-i Sulŧān Murād Ĥān(2)Bismillahiraĥmānirrāĥim(3)İslambolu fetĥ iden Sulŧān Meĥmed’üñ babası Sulŧān Murād Ħān (4) ķānūnüzre Edirne şehrinde otururken Ǿādeti bu idi ki ŧaş[ra] (5) şehirlerde ve köylerdežulüm var mı, Ǿadālet olur mı, bileyim di[yü] (6) her ķađılıġa kendi cānibindeninanduġı adamları gönderüp (7) velāyetli bey getürdüp aĥvāllerin śorardı. İttifāķpādişāhuñ (8) gönderdigi adamlardan biri ġāyet Ǿaķıllu kimesne Rūm ilinde (9) ķaśaba-be-ķaśaba şehir-be-şehir gezerken Manāsŧır didükleri şehre (10) varup meger yaz güniidi. Bahār eyyāmı çayır çimen gezerek (11) anı gördi ki śaĥrāda üç dört yüz keşiş biryire cemǾ {olmışlar} [2a] (1) olmışlar birbiriyle mubāĥaŝa iderler. Bu adam da rāstgeldi. Pāpāsuñ birine (2) didi ki nedür aślı bunlaruñ, böyle bir yire geldiklerinüñ. Oldaħı cevāb (3) virdi ki, bizim Ǿādetimüz budur ki her sene {ne} başında Ǿilm-i İncįlķuvvetiyle (4) bir müşkil mesǿele bulup mābeynimüzde mümāreset iderüz. Ķanķımuzol müşkili (5) ĥall iderse anı büyük ruhbān iderüz didiler. Bu ĥālde iken anı gördi ki(6) içlerinden bir uzun boylu tāze, ayaġ üzre ķalķup bunlaruñ bu ķadar yıldan berümüşkilleri olup ĥall itmekde Ǿāciz olduķları mesǿeleyi (7) ilerü varup fetĥ idüp cevābvirdigi gibi, hemān cümle buña taǾžįm (8) idüp sözine ķāǿil olup vāfir riǾāyetleritdiler. Ol pādişāh ŧarafından (9) varan adam bunlaruñ böyle itdüklerin seyr itdükdenśoñra yine bir ġayrı (10) şehre daħı cūst ü cū itmek ħıźmatına revāne olup gider.BaǾde’z-zamānın (11) ol taǾyįn olunduġı cūst ü cū ħıźmatında niçe aĥvāle ıŧŧılāǾ kesbTurkish Studies / Türkoloji AraştırmalarıVolume 2/2 Spring 2007
--------------------------------------------------------------------------------
Page 6
Menkıbe-i Sultân Murâd 222idüp dönüp pādişāha aĥvāli aħbār itmege geldi. Günlerde bir gün (12) Edirne’yegeldükde pādişāha buluşup eŧrāf ü eknāfda müşāhede eyleyüp (13) muŧŧaliǾ olduġıaĥvāl-i ĥavādiŝi pādişāh ĥażretlerine bir bir vuķūǾı üzre [2b] (1) taķrįr ü ĥikāye vebeyān iderken, eŝnā-yı müsāĥabetde ol ManasŧĮr didükleri (2) şehrüñ śaĥrāsındamüşāhede eyledigi ruhbānlaruñ bir yire cemǾiyyet (3) idüp Ǿilm-i İncįlde bir meŝǿelemüşkilleri olup niçe yıllar kimesneler (4) ĥalline ķādir olmayup ol tāze yigit fetĥeyleyüp meŝǿelelerin cevābını (5) virdigin ve ruhbānlar cevābın ķabūl eyleyüp añataǾžįmler eylediklerin (4) ĥikāye ve beyān ve Ǿaķl u ferāsetüñ keşf ü taķrįr eyledükdepādişāh (5) ĥażretlerinüñ ŧabįǾat-ı şerįfleri ol civānuñ zekāsına ve ŧabǾınuñ (6)neķāvetine taĥsįn idüp bi’ż-żarūrį māǿil oldı ve ĥużūr-ı şerįflerine (7) getürtmekmurād-ı şerįfleri oldı. Fi’l-ĥāl fermānlar yazılup adamlar taǾyįn (8) olınup ķaśaba-imezbūre’de babasına ki nāmem vuśūlünde gerekdür ki (9) oġluñı varan adamum ileāsitāne-i saǾādetüme irsāl idesin, der-i devlet-i (10) medārumda istiħdāma lāyıķ imişdiyü irsāl olınup getüren adamlar (11) varduķda babası öyle cevāb eyledi ki şimdibenüm ĥükmüm aña geçmez, şimdi (12)ruhbānlar arasındadur. Lakin varupruhbānlara diyeyim bir yire cemǾ o[lup] (13) müşāvere eylesünler ve oġluma daħiaĥvāli söyleyeyim, cümlenüñ bāķĮ [3a] (1) ittifāķıyla niçe maǾķūl görürler ise öyleceola didükde (2) varup ķıśśayı ruhbānlara iǾlām itdükde, ruhbānlar daħı bir yire gelüp(3) kimi virelüm ve kimi virmeyelüm diyü Ǿažįm nizāǾ olunduķda, āħir kendüsin (4) olcemǾ olduķları maĥale daǾvet idüp aña daħı aĥvāli söylediler. (5) Meger ol daħı ħaylĮzamān imiş ki vāķıǾasında Sulŧān-ı Enbiyā (6) ǾAleyhi’ś-śalavāti ve’s-selāmı görmüşbu ki buyurmuşlar ki elbette (7) sen Įmāna gelürsin ve Sulŧān Murād’a nedįm olursın.Meger ol daħı (8) bu aĥvāl ne zamān olur diyü yola baķar imiş. Bu aĥvāle muŧŧaliǾolduġı (9) gibi Cenāb-ı Ĥaķķa derūnĮ şükürler idüp pāpāslara cevāb virdi ki siz (10)bilürsüñüz, biz ulularımıza muŧįǾüz didi. Mücādele beyne’r-ruhbān çoġaldı. (11)Netįce sözleri şunda ķarār itdi ki virilsün diyenler bir yaña dursun, (12) virilmesündiyenler bir yaña dursun, görelüm ķanķısı çoķ ise söz (13) anlaruñ olsun.Mābeynimizde iħtilāl ķalmasun, didiler ve ayrılduķda virilsün (14) diyenler çoķbulundı. Hem ķurǾa śaldılar, virilsün diyenlere düşdi. (15) Cümlesi bu söze tābiǾ olupol yigidi pādişāh ŧarafından fermān [3b] (1) ile varan kimesneye teslįm eylediler. Olarada adını Maĥmūd (2) ķodılar ve ol şehrüñ ħalķı bir Ǿarabaya bir mermer direkyükledüp ol yigidi (3) şehirden bir mįl ķadar yir gönderi gitdiler ve ayrılduķda yire ol(4) diregi dikdiler ve ol diregin adın ayrılıķ diregi ķodılar. Muĥaśśal-ı (5) kelāmMaĥmūd Paşayı Edirne’ye, Sulŧān Murād’a götürdiler. Sulŧān (6) Murād ol ġulāmıtamām mertebe ĥarekāt ve sekenātın ve ādābın begenüp ve žann (7) itdüginden ziyādebulup meger ol vaķıtda Monlā Gürānį pādişāhuñ (8) ħvācesiydi. Sulŧān Murād emreyledi, ħvāce gelsün diyü. Geldükde (9) pādişāh eyitdi: “Ħvāce Efendi, bu ġulāmuñǾilm-i İncįl’de mahāreti (10) kāmil, Ǿilm-i Furķān’da daħı mahāret taĥśįline himmetidesüz.” Ħvāce (11) daħı “Emr pādişāhuñ, diyüp bu ġulāma bir ħāne taǾyįn itdiler. …(12) Bu ki iki yıl taǾlįm-i Ǿilm itdi. Bir gün pādişāh Ǿulemāya ħaber gönderdi (13)buyurdı ki bu gün sarāy-ı Ǿāmireme gelsünler bir imtiĥān olunacaķ kimse (14) var,dilerim ki siz daħı anuñla imtiĥān olasız. ǾUlemā-yı Ǿažām (15) pādişāh sarāyına cemǾoldılar. ǾAžįm żiyāfetler olınup baǾde ol vaķıt [4a] (1) vaķt-ı ķāđĮ-Ǿasker olan ǾAlĮEfendi kapucılar ketħudāsına cevāb idüp (2) dir ki ķanı ol imtiĥān olınacaķ kimseyigetür, gelsün. Ol daĥı içerü (3) girüp pādişāhuñ ŧaşra ĥareminden Maĥmūd Paşayı içoġlanı libāsıyla (4) getürürken ķađĮ-Ǿasker efendi dir ki ol adamı dönderüñ başına (5)bir śarıķ śaruñ, zįrā Ǿulemā meclĮsidür, iç oġlanı libāsıyla gelmek münāsib (6)degildür, didükde dönderüp śarıķ śarup getürdiler. Gelü virdügi gibi (7) cümle ǾulemātaǾžįmen ayaķ üzre ķalķdılar. Maĥmūd Paşa daħı ol meclisde (8) ĥāżır olanTurkish Studies / Türkoloji AraştırmalarıVolume 2/2 Spring 2007
--------------------------------------------------------------------------------
Page 7
M. Dursun Erdem – Muhammet Kuzubaş223Ǿulemānuñ ellerin öpüp cümleden aşaġa oturdı. BaǾde Ǿulemā (9) efendiler bu ki herŧarafdan mesǿeleler śordılar, cümlesine cevābların virdi. (10) BaǾde ķađĮ-Ǿasker efendidaħı buña bir mesǿele śordı aña cevāb virmeyüp (11) sulŧānum aǾlemdür didi veķalķup elin öpüp yine yirine oturdı. ǾAlĮ (12) Efendi didi ki āferįn ber-ħudār ol. Ol bumesǿeleyi daħı bilürsin lakin (13) edeb itdüñ cevāb virmedüñ, didi. Andan śoñra ķađĮ-Ǿasker efendi cümle (14) Ǿulemāya dir ki bu adam cümlemüzden fāżıldur diyüp birǾarż-ı maĥżar yazup (15) pādişāh ĥażretlerine gönderdiler. Pādişāh ĥażretleri maĥżarıgörüp [4b] (1) Ǿulemā efendilere ħilǾatler giydirüp yolladı. Andan śoñra śabāĥ (2)pādişāh ĥażretleri Ķoca İbrāhĮm Paşaya teźkere gönderdi ki Lālā senden (3) ricā bu kibir ehl-i Ǿilm ķulum vardur, Ǿilmine riǾāyet eyle, vezįr itmek murād-ı (4) hümāyūnumolmışdur, ħāŧırımuz içün siz daħı maǾķūl görüp siz vezįr-i (5) ŝānį olasız. Andanśoñra Maĥmūd Paşayı vezįr-i aǾžĮm itdiler. ǾAdāletle (6) üç yıl tamām vezįr oldı,Ǿāķıbet ol bir vezįrler ĥased idüp Maĥmūd Paşaya (7) alānĮ nā-maǾķūl ġarażlar idüppādişāha gönderdiler. Pādişāh ĥażretleri (8) daħı ġāyet darılup Maĥmūd Paşayı sarāymeydānına getürün, öñümde (9) boynunı uruñ diyü fermān idüp taħt kurdırup oturdı.Maĥmūd Paşayı (10) beriden eli baġlu getürdükleri gibi pādişāhuñ iħtiyār ve iş görmiş(11) adamları feryād u fiġānlar idüp pādişāhdan bunuñ kanın ricā itdiler. (12) Ammāsöz geçmeyüp Ǿāciz ķaldılar. Āħir cellāda didiler ki yazuķ şöyle (13) bir kimse nā-ĥaķyire ġaraż ile telef olmasun, pādişāh öñinde sen daħı (14) ziyādece Ǿafv ŧarafuñ göster,diyü tenbįh itdiler. Ol daħı āyįn ve erkānı (15) üzere ol ķadar ilĥāĥ ve ibrām eyledi kibundan artuķ olmaz, söyledikce [5a] (1) söyledikce pādişāh daħı ziyāde ġażaba gelüp,yoħsa benüm emrüm emir degül midür, (2) diyüp cellāda ġażab idüp üç adam ilerüvarup ŝiķlet idi virdigi (3) gibi cellāda n’eylesün Ǿāciz ķalup ķılıcın ķınından çıķarupMaĥmūd Paşayı (4) öldürmek śadedinde iken anı gördiler ki Maĥmūd Paşa durduġıyirden ġāǿib (5) olup ol maĥalde olanlaruñ birisi de anuñ izi ŧozına iremeyüpmüteĥayyir ķaldılar. (6) Pādişāh daħı ġāyet öykelenüp sarāyına içerü alup yöriyü virdi.Bu kez bu ħaberi (7) şehir ħalķı birbirine şāyiǾ idüp söyleşürler ki ne dirsiz āferįnMaĥmūd (8) Paşaya kendüyi siĥir ile padişāhuñ ġażabından ķurtarup ħalāś oldı (9)ölümden, diyü ittifāķı. Bir köyli ķocacuġı Edirne şehrinde bir işi düşmiş, (10) bireşege binüp Muśŧafā Paşa Köprüsinden berü gelüken gördigi iki (11) kimse bir yirdeotururlar. Ammā biri pįr ve biri genç, ammā müşkil adamdur. (12) Pįr bu ķocayıçaġırdı. Bu daħı eşekden inüp bunlaruñ yanına gelüp (13) selām virdi. ǾAleykalduķdan śoñra ol pįr didi ki bildüñ mi iħtiyār (14) biz kimüz. Ol köylü ķoca didi kiyoķ. İmdi bu kimse şehrüñ pādişāhınuñ (15) vezįri idi, buna ġaraż idüp nā-ĥaķ yireöldürelüm, didiler. Allah emr eyledi, [5b] (1) bunı ben ħalāś itdüm, bundan sañafāǿide çoķ olacaķdur. Var ol (2) pādişāha benüm aġzumdan di ki Maĥmūdı ol cānibeyine gönderürem (3) olmaya ki bir ķılına ħaŧā getürmesün, zįrā andan çoķ fāǿidelergörse (4) gerekdür. Hemān ol ķoca Edirneye gelüp sarāy kapusuna ŧoġrı varup (5)eşegini baġlayup pādişāh sarāyınuñ içerüsine girüp giderken ķapucılar öñine gelüpħādimler yanına geldiler. Didiler ki baba tįz tįz gid. (7) Şekden sende bir ħaber vargibi. Ol kocacuķ daħı benüm pādişāha gizlü (8) ħaberüm vardur, buluşmaķ isterümdidükde anlar daħı pādişāha Ǿarż itdiler. (9) Ol daħı getürün göreyim, didi. Olķocacuķ daħı içerüye girdigi (10) gibi pādişāhuñ gövdesi ditremege başladı veyanındaki vezįrüñ (11) üzerine yıķılup Ǿaķlı gitdi. Müśāĥibler ve iç aġaları olkocacuġa (12) ne mellet adamsuñ diyü her ŧarafdan söylemege ve söymege başladılar.(13) Hele pādişāhuñ yüzine gül-āb serpüp bir miķdār Ǿaķlı başına geldi (14) ve gözinaçup didi ki ol ķocayı benüm yanıma getürün, getürdiler. Gelüp (15) pādişāhuñĥużūrunda taǾžįmden śoñra edeb üzere ŧurdı. Pādişāh [6a] (1) pādişāh daħı buña neaśıl kimsesin diyü suǿāl eyledükde pādişāhum (2) ben falān köyde reǾāyāTurkish Studies / Türkoloji AraştırmalarıVolume 2/2 Spring 2007
--------------------------------------------------------------------------------
Page 8
Menkıbe-i Sultân Murâd 224duǾācılaruñdanam. Lakin bu şehirde bir işim düşdi. (3) Gelürken yolda bir yüksekyirde iki adam gördüm, otururlar. Biri pįr ve biri (4) bir müşkil genç adam. Ol pįrbeni çaġırup didi ki var şehrüñ içine gir, (5) pādişāha var, ben Ĥıżırım, bu adampādişāhuñ vezįri idi, bunı ġaraż (6) idüp nā-ĥaķ yire öldürdelüm, didiler. Allah emreyledi, ben bunı ħalāś eyledüm. (7) Şimdi yine ol cānibe yollasam gerek. Olmaya kiMaĥmūduñ bir ķılına ħaŧā (8) gele, didi diyüp bāķį fermān pādişāhuñdur, diyüp sükūteyledi. Pādişāh (9) kocacuķdan bu ħaberi işidince vāfir baħşiş virüp ġanį eyledi.BaǾde (10) vüzerāya emr eyledi ki varın Mahmūd Paşayı ķanda bulursañuz taǾžįmbirle öñüne (11) düşüñ de getürün. Vezįrler n’eylesünler fermān pādişāhundur diyüatlarına (12) binüp śoķurdanaraķ gitdiler ve dirler ki ne Ǿažįm ķayda śataşduķ ki (13)dünki oġlanuñ girdābına düşdük diyüp varup eŧrāfı bir iki dolaşup (14) gelüpbulımaduķ didiler ve Ǿažįm ŧasaya düşdiler ki bu yine gelecek mi (15) diyü. İrtesi güncümle ehl-i dįvān dįvānda cemǾ olmış dururken görseler ki [6b] (1) Maĥmūd Paşadünki gün boynun uralım didikleri yirde śabāĥ namāzın ķılup (2) oturmış duǾāiderken gördiler. Hemān varup ayaġına düşüp (3) taǾžįmlerle öñüne düşüp sarāyuñdįvān-ħānesine getürdiler (4) ve pādişāha ħaber itdiler ve dįvānı bozdılar. Pādişāhorta ķuşaķ ile (5) gelüp Maĥmūd Paşa ile buluşup Maĥmūd saña žulm itdüm, Ǿafveyle, diyüp (6) Ǿöźr diledükde ol daħı buġż ķadįmden ola gelmişdür, diyü ayaġın öpdi.(7) Pādişāh ol maĥalde yine vezįrligi muķarrer eyledi ve pādişāh ĥażretleri (8) üç aydaħı yaşayup baǾde dār-ı fenādan dār-ı beķāya rıĥlet eyledi raĥmetullahi Ǿaleyh. (9)BaǾde oġlu Fātiĥ Sulŧān Meĥmed taĥta cülūs idüp bir ķaç gün pederinüñ (10) vefātınamüteǿellim olup dururken meger Ķırım cānibinden otuz ķırķ (11) biñ miķdārı Tatarpādişāhuñ vefātı ħaberin alup giceyi gündüzi ķatup (12) bire bire hāy idüp sürüpEdirneye geldiler ki şimdengirü taħt bizümdür (13) diyü Edirnenüñ eŧrāfına ķondılar.Fātiĥüñ etekleri ŧutuşup vezįr Maĥmūd (14) Paşayı çaġırdup lāla aĥvāl nice olmaķgerekdür, buña bir tedārik lāzımdur, (15) didi. Maĥmūd Paşa daħı cevāb virdi kipādişāhımuñ Ǿālį himmetiyle anlaruñ [7a] (1) anlaruñ tedāriki görüldi. Pādişāhĥażretleri daħı imdi göreyim seni Allah (2) TeǾālā muǾįnüñ ola, didi. Maĥmūd Pādişādir, hemān Tatar Ǿaskerlerinüñ bellü (3) başlularına birer ķaftān ĥāżırlayup yaķalarınızehirleyüp daħı bir miķdār (4) peşkeşler düzüp Ǿasker içine varup öñlerine ķoyup dirki şimden (5) śoñra žāhirā taħt sizündür, ancaķ luŧf eyleñ, bize bir ķaç gün mühletvirin ki (6) bizüm de yasımuz var ve hem aŧımuz ve ķaŧırımuz ġayrı yirdedür, ħabergönderelüm gelüp (7) esbāblarımuzı yükledüp getürmege ricāya geldüm. Tatarbegleri bu sözi maķbūl (8) gördiler. Maĥmūd Paşa daħı getürdigi ķaftānları bir birbunlara giydürdi ve gelüp (9) pādişāha müjdeler eyledi ki pādişāhum ol TatarǾaskerinüñ fesād başlarınuñ (10) işleri bitdi. Zįrā ol zehirlü kürkleri kendi elüm ilegiydürdüm didi. (11) Pādişāh daħı bu ħaberden mesrūr oldı. BaǾde Edirne içinde olanserrāc (12) ve at oġlanlarından bir ķaç biñ Ǿasker peydā idüp ellerine ķılıc virüphemān (13) Tatar begleri ķırılduġı gibi ķoman ķurdlarum arusını söyündürüñ, balısizüñ(14)dür, didi. Anlar daħı doyumlıķ ħāŧırı içün Tatar Ǿaskerine öyle ķılıc urdılarki (15) ancaķ dört beş biñ Tatar ķacup ķurtuldı. Ĥaķįķat ol doyumlıķdan bir ĥabbe[7b] (1) almadılar. İşde bu śanǾatla Tatar elinden salŧanat-ı ǾOŝmāniyeyi ķurtardı (2) veandan śoñra şehirlerde donanmalar itdiler. BaǾde Fātiĥe ilķā idüp (3) dir ki pādişāhumġayrı nevbet-i Ķosŧanŧiniyyeye geldi. Mevcūd olan (4) Ǿasker ile Ǿazįmet idüpGelibolıya gelüp andan Burusaya geçdiler. (5)Ebā ve ecdādunuñ türbelerinziyāretden śoñra İzniķe revān oldılar. Anda (6) üç ay miķdārı oturaķ idüp MaĥmūdPaşa İzniķde Eşrefzāde dirler (7) bir şeyħden bįǾat idüp ve pādişāh daħı Ĥācı Bayrāmnāmında bir kimesneden (8) el alup üç aydan śoñra İzniķden kalķup Ķosŧanŧiniyyeşehrine (9) ŧoġrılup Ķocaili ŧarafından Ķaradeniz ŧarafından Eski Ĥiśar didikleri (10)Turkish Studies / Türkoloji AraştırmalarıVolume 2/2 Spring 2007
--------------------------------------------------------------------------------
Page 9
M. Dursun Erdem – Muhammet Kuzubaş225yirde ķarār itdiler baǾde Ķosŧanŧiniyye żābiŧine bir adam gönderdiler ki (11) egerpādişāhuñ bu ŧarafa geldiginden suǿāl olunursa bu diyāruñ (12) āb u hevāsı ħūb velaŧįf ve muǾtedil olmaġıla bir kaç gün tebdįl-i hevā (13) içün size ķoñşı olmaġa geldi,diyü ol gönderdigi adama böyle (14) ögretdiler ve yolladılar. Bir ķaç ay ol maĥaldedurdılar. Āħir Maĥmud Paşa pā[dişāha] (15) dir ki pādişāhum, bize ķarşu cānibden birsākin olacak yir olmadıķca [8a] (1) olmadıķca bu şehrüñ fetĥi ķābil degildür, didi.Pādişāh daħı sen bilürsüñ (2) lālā, didi. Hemān Maĥmūd Paşa bir śıġır derisini birpeştemāle ķoyup bir adam (3) ile Ķosŧanŧiniyye żābiŧine gönderdi ki pādişāhımuzsizden kāhįce (4) varup teneffüs itmek içün ķarşu ŧarafdan bir śıġır göni ķadar yir isterdidükde (5) Ķosŧanŧiniyye ķırālı didi ki olsun, baş üstüne, virelüm, diyüp icāzet (6)virdi. Maĥmūd Paşaya iźin ħaberi geldügi gibi hemān ķarşuya geçüp anuñ (7)dermiyān idüp ol deriyi bir keskin bıcaķ ile sicim gibi incecik (8) dildi ve ħalķa gibiidüp ne ķadar yir çevirürse taziyye bir ĥiśār yapdurdı. (9) Ķırāl bunı göricek itdügi işepeşįmān olur, ammā fāǿide nedür, śoñ peşįmānlıķ (10) fāǿide virmez imiş. Megerİstānbūla ol zamān zaħįre oradan gelür, (11) Ķaradeñizden zaħįre geldükde ŧob ilevirüp gemilerin baŧurup (12) zaħįre ķıtlıġından ol ķadar zebūn oldılar ki hįç olmaz.Andan śoñra (13) on biñ ķadar Ǿasker ile varup otuz üç günde İstānbūl’ı fetĥ (14) itdiler.Maĥmūd Paşa bir gün pādişāha dir ki biz bunda niçe bir otururuz. (15) Pādişāh daħıdidi ki yā lālā nice olmak gerek. Maĥmūd Paşa didi ki ruhbānlar [8b] (1) arasındaböyle meşhūrdur ki ķaradan gemi yörütmeyince İstānbūl’ı alamaz (2) dirler. İşbudurki senün Ǿālį himmetüñle biz de yüridüp alavuz, didi. Andan (3) śoñra Gedik Paşayıyanına alup varup Oķmeydānında bir ķadırġa peydā (4) idüp tekerlekler ile yörüdüpderyāya bir mübārek sāǾatde indürdiler (5) ve içine adamlar ve ŧoplar ķoyup veyelken açup Ķāsımpaşa ŧarafından İstānbūl (6) Fener Ķapusı cānibini ŧopla dögüpyıķdılar. Aħşām olduķda gemiyi girü çeküp Ġalaŧayı muĥāfaža içün bir miķdāradam taǾyįn itdiler ve ol gice (8) on biñ adam ile ŧopları çeküp śabāĥa dekŦopķapu’sıyla Silivri (9) ķapusınuñ arasında İstānbūl’ı dögmege başladılar. İçerüdenküffār ŧaşradan (10) İslām Ǿaskeri netįce iki gün iki gice Ǿažįm ceng olundı. Üçüncü(11) gün Ĥażret-i Allah fırśatı İslāma virüp yaruķlardan ve yıķıķlardan küffār (12)cenge ŧāķat getürmeyüp śaķlanmaġa yüz ŧutduķları gibi hemān (13) Ǿasker-i İslām herŧarafdan içerüye ķoyulup küffār Ǿaskerin ķırup (14) İstānbūl’ı fetĥ itdiler. BaǾdepādişāh ile vezįr bir yüksek yire (15) çıķdılar. Yahūdį ķapusı yanında durup görürlerki Büyük Ayāśofya [9a] (1) {Śofya} bir Ǿažįm ķubbeli kilįsādur, birer oķ atarlar. Öyleķavl itdiler ki (2) her ķanķımuzuñ oķı üstine düşerse ol kilįsā anuñ olsun, (3) āħir buķavle rāżį olmayup didiler ki şehrüñ bir ŧarafından sen git, bir ŧarafından (4) bengideyin, her ķanķımuz oraya evvel varırsa anuñ olsun diyüp bu söze (5) ikisi de rāżįolup giderler iken meger şimdi Maĥmūd Paşa CāmiǾi olan yirde (6) bir muǾažžamkilįsā var imiş. Anı Maĥmūd Paşa görüp Ayāśofya diyü ol (7) arada ķarār itdi.Pādişāh ĥażretleri Ayāśofyaya varup dura vardı. (8) Meger İstānbūl’uñ içine Ǿasker-iİslām giri virdigi gibi bozķun kāfirler (9) Ayāśofya’ya ķaçup içine ķapanmışlar.Beride Maĥmūd Paşanuñ varduġı (10) kilįsāda da meger vāfir kāfir pāpāslar var imiş.Anları ķırup ve adamlar taǾyįn (11) idüp baǾde Maĥmūd Paşa Fātiĥ Sulŧān Meĥmediarayu Ayāśofyaya geldi. (12) Ne baķarsuñ ol daħı kāfir ile dolu, anları daħı ķırup fetĥitdiler. (13) Bunlardan bozulan kāfirler varup Yediķulle’ye ķapandılar. On gündenśonra (14) anı daħı fetĥ idüp cümle erkān-ı devlet ve salŧanat āsūde-ĥāl olup (15) herbiri yirlü yirinde ķarār itdiler. BaǾde pādişāh ĥažretleri didi ki lāla çünki [9b] (1)ķaradan gemi yörütdüñ, ķapudānluġı saña virdüm, didi. Maĥmūd Paşa daķapudānlıġı (2) ķabūl idüp yirine Gedik Paşayı vekįl naśb idüp gemiler ile bir yıl (3)deryāda gezüp meger İstānbūl’uñ yanında Çaŧalça dirler bir muĥkem ĥiśār (4) varTurkish Studies / Türkoloji AraştırmalarıVolume 2/2 Spring 2007
--------------------------------------------------------------------------------
Page 10
Menkıbe-i Sultân Murâd 226imiş. İçinde beş altı yüz ķadar kāfir baǾżı zamān gelüp İstānbūl’uñ baǾżı (5) yirlerinurup yaġma idüp ve nice kimseleri esįr iderler imiş. Bu ħaber Maĥmūd (6) Paşanuñķulaġına degdi. Hemān varup fi’l-ĥāl anı daħı fetĥ idüp (7) geldi. Pādişāh ĥażretlerididi ki lālā Rūmili’ne sefer itdüñ, vird[üm] (8) saña Rūmili beglerbegligini. Bumanśıba daħı el öpüp Rūmili beglerbegligini (9) daħı ķabūl itdi. BaǾde üç yıldanśoñra ķāđį-Ǿasker olan ǾAlį Efendi (10) ĥacca gitmek murād idüp pādişāhdan iźinŧaleb itdükde pādişāh ĥażretleri (11) cevāb itdi ki kendüñüzden fāżıl kimse ĥāżır eyleñde baǾde varuñ (12) śaġlıķ ile diyüp yüzini Maĥmūd Paşadan yaña çevirüp didi kiMaĥmūd (13) ķāđį-Ǿaskerligüñ Ǿuhdesinden gelebilir misüñ. Maĥmūd Paşa eyitdi: (14)Emir pādişāhımuñdur, hem ķāđį-Ǿasker efendi üstādımdur, varup gelince (15) düşenħıźmatların edā ideyim, didi. BaǾde ǾAlį Efendi icāzet alup KaǾbeye [10a] (1)KaǾbeye gitdi. Pįr adam idi, anda vefāt itdi raĥmetullahi Ǿaleyh. Sulŧan (2) Meĥmedķāđį-Ǿaskerligi de Maĥmūd Paşaya ıśmarladı. Hem vezįr hem ķāđį-Ǿasker (3) hemķapudān hem Rūmili beglerbegisi dört manśıbuñ Ǿuhdesinden gelürdi. (4) Bu ķadardaġda[ġa]sı var iken pādişāhdan iźin alup her yıl ĥalvete girüp (5) erbaǾįn çekerdi veşimdi cāmiǾi olan yerde bir Ǿažįm kilįsā var idi. Pādişāhdan (6) iźin alup yirine adamķoyup istedigi kilįsāyı yaķup yirine bir cāmiǾ yapdura. (7) Pādişāh daħı iźin verdi,bunuñ temelin ķazarken iki dāne ħüsrevānį küp (8) ŧopŧolu altun Maĥmūd Paşa bunıpādişāha Ǿarż eyledi. Pādişāh daħı (9) lālā senüñ olsun, didi. Maĥmūd Paşa daħısikkeledüp cümle cāmiǾ-i şerįfe (10) ħarc idi. Şöyle ki hįç kimseye eşlik diyü bu güçyoķ idi, kendi inśāfına (11) herkeşi bāb bāb işleyüp altı yidi yılda cāmiǾ tamām oldı.Bir gün Maĥmūd (12) Paşa erbāb-ı dįvāndan bir kaç kimesneler ile cāmiǾi ziyāretegeldiler, miĥrāb (13) öñinde bir miķdār seccāde üzerinde nevm-i ġalebe idüp düşündesulŧān-ı (14) enbiyā śallallahu Ǿaleyhi vesellemi gördi. Mābeynlerinde ne vāķıǾoldıysa (15) kendiler bilür. Hele uyħudan uyanup bir mertebe aġladı ki hįç olmaz.BaǾde [10b] (1) buyurdı ki cāmiǾden artup ķalan altunı getürüñ, getürdiler öñine (2)dökdiler. Dönüp yanında olan ehl-i dįvāna didi ki siz şāhid (3) oluñ, avcumda neķadar altun çıķarsa Ĥaķ Celle şānehü ĥażretlerinüñ (4) rıżā-yı kerįmi içün Medįne-imünevvere fuķarāsına vaķfım olsun, diyüp tevekkeli (5) el śunup aldı. Śaydılar biñbir altun çıķdı, şimdi her yıl śıra (6) ile biñ bir altun Medįne fuķarāsına virilür. Beyt: Her ki āmed be-cihān mĮ-reved ez dār-ı fenāÇi taǾalluķ çi temelluķ çi ķasāvet çi belā(8) Muĥaśśal-ı kelām bundan evvel vezįr olan İbrāhįm Paşanuñ ħatunı vefāt (9)idüp Sulŧān Meĥmedüñ odalıķlarından bir maķbūl ve ĥasenen cāriye virilmiş (10) idi.Bu İbrāhįm Paşa vezįrlikden iħrāc olunup Maĥmūd Paşa Ǿilmine riǾāyete (11) vezįrolunup meźkūr İbrāhįm Paşa ikinci vezįr olduġı bu ķadar zamāndan (12) śoñra megerķalbinde ħalecān var imiş. Daħı dimāġında meger henüz vezįr-i aǾžam(13)lıķ hevāsızāǿil olmamış idi. ǾAceb ne çāre itsem dirken meger İbrāhįm Paşa (14) MaĥmūdPaşaya bir oġlan virmişdi. Ol oġlana bir gün maħfįçe ħaber (15) gönderdi kin’eylerseñ eyle göreyim seni bolayki Maĥmūd Paşanuñ mührin [11a] (1) mührin birbeyāż kāġıda baśup baña göndereydüñ, didi. Oġlandur, bilmezlik (2) ile fırśat düşürüpmührin bir beyāż kāġıda urup İbrāhįm Paşaya (3) gönderdi. İbrāhįm Paşa daĥıMaĥmūd Paşanuñ aġzından kendi ħatunına ħiŧāb (4) bir nāme yazar ki sen bir nāzenįnolasuñ İbrāhįm Paşa ise bir Ǿamel-mānde (5) pįrdür. Sençileyin perį bu maǾķūlenātüvāna şikār olmaķ revā mıdur? İmdi (6) n’eylerseñ eyle, İbrāhįm Paşayı zehįrle,śoñra ben seni nikāĥ idüp (7) alayım diyü ve buña müteǾalliķ nice źikr-i ķabįĥ şeyleryazup tamām itdükden (8) śoñra nıśfu’l-leylde ŧoġrı sarāy-ı Ǿāmireye gelüp pādişāhaTurkish Studies / Türkoloji AraştırmalarıVolume 2/2 Spring 2007
--------------------------------------------------------------------------------
Page 11
M. Dursun Erdem – Muhammet Kuzubaş227bulışup (9) aġlamaġa başladı. Zįrā maķdem-i vezįr olduġundan kendü içün ķapu bacayoġ-idi (10) ve Maĥmūd Paşa ĥaķķında iħtirāǾ eyledi ki kāġıdı çıķarup pādişāha śundı.(11) Pādişāh ĥażretleri kāġıdı oķuduġı gibi fi’l-ĥāl ġażaba gelüp tįz on (12) on beş ķuleśofisi taǾyįn idüp yidi ķuleyle ĥabs olsun diyü fermān buyurdılar. (13) Ķapucılargelüp Maĥmūd Paşayı sarāyında Ǿibādet ider buldılar. Hele fermān (14) pādişāhuñdiyüp dört iç oġlanı ile kendüyi getürüp yidi ķulleye (15) teslįm itdiler. Merĥūm yidiķulleye girdigi gibi sābıķā bįǾat itdügi şeyħine [11b] (1) bir mektūb yazdı ki benimefendüm Ǿaceb bizim ĥālimüz niye müncer olur diyü ol kāġıdı (2) bir adam ilegönderdi. Ol adam varup şeyħe buluşdı ve bu kāġıdı (3) virdigi gibi Ǿādet-i meşāyiħüzere şeyħdür başını ceyb-i murāķabeye çeküp (4) bir miķdārdan śoñra başınıķaldırup kāġıdı getüren adama didi ki (5) durma, tįz falān yirde falān maĥallede birŞerįfe ħatun vardır, aña (6) var, bizden selām eyle. Maĥmūd Paşa ĥaķķında ħayr duǾāiste. Bolayki (7) pādişāhuñ ġażabı sākin ola, didi. Ol adamdır varup ol ħatunuñ evin(8) bulup ķapusın çaldı, ħatun gelüp kimdür, didükde Maĥmūd Paşanuñ adamı birşeyħ (9) efendi Eşrefzāde’den gelürem size selām itdi. Maĥmūd Paşa’ya pādişāh (10)ĥażretleri ħışım eyledi, defǾ olması ĥaķķında duǾāñuz ricā ider, didükde dönüp (11)ħatun śadaķat yā Resūllallah diyüp dir ki düşümde bu gice Peyġamber ĥażretleri (12)Ǿaleyhisselāmı gördüm, duǾāñ ķabūl oldı, diyü buyurdı. Meger bu ħatunuñ bir (13)oġlı var imiş. Maĥmūd Paşa ser-Ǿasker iken Aġrıboza bir miķdār cebeci yazdılar. (14)Ol cebeciler bir şerǾe muħālif iş işlemişler Maĥmūd Paşa fermān idüp bunları (15)ķatl itdiler. Meger ol ħatunuñ oġlu içlerinde bile bulunmış, anı daħı meǾan ķatl [12a](1) ķatl itdiler. Bu ħatundur ħaber alduķda oġlu firāķına dayanamayup ilāhį benim (2)oġlumı öldüren pādişāh ħışmına uġrasın, dimiş idim. Maĥmūd Paşa’ya (3) bed-duǾāitmege sebeb bu oldı. Gerçi Maĥmūd Paşa bu işi bilürem ki žulmen (4) itmedi, belkiıślāĥ-ı Ǿālem içün itdi. Ammā n’eyleyeyim oġul acısı cānıma (5) kār idüp bed-duǾāitdüm idi. On dört yıldur ol duǾām şimdi ķabūl, uş (6) muħbir-i śādıķ ħaber virdi, buħuśūś anuñ āħiretine żarar itmez, lāzım olan ise (7) oldur ve atılan oķ girü dönmez.Bundan bir vechle ħalāś mümkün degildür. Hemān (8) var şeyħ efendiye selām eyle,ħaber göndersin ki şimden śoñra āħiret tedārikine (9) meşġūl olsun, diyü cevābvirdükde ol adam daħı gelüp ķıśśayı Eşrefzāde (10) Efendi’ye işitdügi gibi naķl idivirdi. Şeyħ daħı mektūb yazdı ki benüm cānım, (11) şimden śoñra āħiret tedārikinigörüp baśįret üzere oluñuz, elem çekme, zįrā (12) saña sebeb-i şehādetdür ve ħalāśamecāl yoķdur, diyü mektūbı varan adamuñ eline (13) virüp gönderdi. Ol daħı gelüpşeyħ efendinüñ mektūbın teslįm itdükde (14) oķuyup yidi ķulede Allah[a] ĥamd itdi,benüm de murādum bu idi Allahü’l-ĥamd ve’l-minne ġayrı (15) murādum yoķdurdiyüp andan śoñra bir divįt getürüñ, didi. Getürdiler, pādişāha [12b] (1) vaśiyyet-nāme yazdı ve didi ki pādişāhum, innā lillah ve innā ileyhi rāciǾūn (2) bu isnād ki buķullarına olmışdur. Allah TeǾālā ĥażretlerine maǾlūmdur ki (3) irtikāb itmek degilħāŧırıma bile gelmemişdür elĥamdülillah-i teǾālā. SaǾādetler (4) pādişāhımuñdevletinde ol aśıl münkirāta meyl ü iĥtiyācım yoġdı. (5) Bu ĥuśūśda aślā ve ķaŧǾāśuçum yoķdur, nihāyet mertebe bu ķullarına (6) sebeb-i şehādet içün cānib-i Ĥaķdanžuhūr eyledi. Pādişāhum śaġ olsun, (7) ammā devletlü pādişāhdan ricām budur kievķāfımı ħāś-ı hümāyūna ilĥāķ (8) itdürmeyüp ħāli üzere ķonula. Bu āna degin gelenpādişāhların virdügi (9) bozulmamışdur, emįndür ki devletlü pādişāhum daħı Ǿahdevefā idüp meşāb (10) ola. BaǾde herkes uyħuda iken, ķalķın ibrįķe śu ķoñ, diyüpābdeste (11) şürūǾ eyledi ve ibrįķ oġlanına didi ki eyā, śūfiye ŧarafından meşǾaleler (12)belürdi, bil ki birisi ķatl itmege gelürler, hele ābdesti alup bir ķaç rekǾat namāz (13)ķıldı ve ķılarken yidi ķulenüñ ķapusı daķ olundı. Meger ķapucılar ile cellād (14)gelmiş, içerü girdi. Cellād-ı bį-āmān hemān tįġ-i ħūn-feşānına mübāşeret idüp (15)Turkish Studies / Türkoloji AraştırmalarıVolume 2/2 Spring 2007
--------------------------------------------------------------------------------
Page 12
Menkıbe-i Sultân Murâd 228ķaśdın görmege muķayyed oldı. Maĥmūd Paşa daħı cellāda bir miķdār śabr eyle[13a] (1) eyle ābdest bozalım didükde cellāduñ evvelinden yüreginde kini var imiş, (2)hįç iltifāt itmeyüp emir pādişāhuñdur, diyüp hücūm itdi. Maĥmūd Paşa (3) daħıcellād-ı bį-āmāna el arķasıyla bir muşt öyle urdu ki depesi (4) aşurı yıķıldı. Ķapucılarne urursuñ, diyü vāfir maġlata itdiler. Hele (5) tekrār bir ābdest daħı iki rekǾat namāzķıldı. Dergāh-ı Ǿizzete vāfir tażarruǾ(6) ve niyāzdan śoñra el yüze sürüp dönüpcellāda didi ki saña (7) itdügüm ġażabımdan degildür, lakin urduġuma bāǾiŝ budur kiķaçan (8) bir kimse öldürmek isteseler, mümkün olduġı mertebe kendüyi ķorumaķ (9)vācibdür, tā ki įmānına ħalel gelmeye. Ben daħı anuñçün böyle itdüm ki şerǾ-i (10)şerįfe yirin bulsun diyüp baǾde elin cebine śoķup bir avuç altun (11) ķapucılara virdi.Şimden śoñra emr-i Yezdānı yirine getürüñ, bildüñüzden (12) ķalmañ, didi. Andanśoñra cellād kemend atup boġdı raĥmetullahi Ǿaleyh. (13) İş tamām olduķdan śoñrayine ķulle ķapusı daķ olundı. Meger pādişāhdan (14) ħaber gelmiş ki Maĥmūd Paşayıboġmasunlar, teǿħįr itsünler, diyü. Ammā ne fāǿide, (15) kesilen baş bitmez. BaǾdemeyyitin bir Ǿarabaya ķoyup ħānesinüñ öñine buraķdılar. [13b] (1) Ol gice ķullarıcemǾ olup śabāĥ olınca beklediler. Śabāĥ olduķda ħalķ Maĥmūd (2) Paşa’yı bu ĥāldegördükde yir yir feryād u fiġāna başladılar ki bu maǾķūle (3) źāt-ı şerįfi Ǿarż ile telefidüp ve meyyitini böyle źelįl ķomaķ lāyıķ mıdur diyü (4) nāleler eylediler. BaǾdepādişāh müśāĥiblerine didi ki gelün Maĥmūd Paşa (5) lālāmuñ meyyitini ziyāretitmege gidelüm diyüp envāǾ-ı nedāmet ve teǿeessüfler ile Maĥmūd (6) Paşa’nuñmeyyiti olduġı yire geldiler. Meger ħalķ śoķaķlarda cemǾ olmışlar, āzad ķılam, (7) birtepe ki geçilmez pādişāh bu keŝretüñ aślı nedür, didükde pādişāhum MaĥmūdPaşanuñ (8) meyyitini yol üstüne bıraķmışlar, ħalķ üzerine üşmiş baķayorlar, sebeb-āzad-i ħām oldur (9) didükde pādişāh öyke ile dönüp didi ki ben size dimedüm mi kicāmiǾ (10) öñine ķoyuñ meyyiti niçün bu araya ķoduñuz diyüp dest-māluñ yüzine (11)ŧutup ol ķadar aġladı ki vaśfa gelmez ve hem dirdi ki Maĥmūd saña (12) kem itmedüm,seni āhiret pādişāhı eyledüm kāşki senüñ mertebeñe ben daħı (13) vāśıl olaydum diyüemr idi ki ĥālā medfūn olan yirde cāmiǾüñ (14) dįvārı gelmiş idi, anı yıķdırup olmaĥale defn itdiler raĥmetullahi Ǿaleyh (15) raĥmeten vāsiǾaten el-fātiĥa. Bu menākıbMerĥūm Maĥmūd Paşa’nuñ [14a] (1) Paşanuñ zamān-ı vüzerātında İbrįk oġlunıSinān-nām kimesneden (2) menķūldür ki śoñra evķāfına mütevellį olmışdur ŧoķsanbeş (3) yaşında vefāt eyledi ve oġlu daħı Mahmūd Paşa vaķfına (4) mütevveli olmışdurol daħı babası aġzından (5) bu menāķıbı böylece naķl itdi (6) vesselām. KAYNAKÇAAKALIN, Haluk Şükrü S.T.A.D. “Dede Korkut Kitâb’ında Geçen Bir Cümle TürüÜzerine”, Sanal Türkoloji Araştırmaları Dergisi, (turkoloji.cu.edu.tr)._________________ 1988. Ebü'l-Hayr-ı Rumî - Saltuk-Nâme, C. I, Ankara 1988._________________ 1990. Ebû'l Hayr-ı Rûmî-Saltuk-Nâme, C. III, Ankara._________________ 1995. "Ebu'l-Hayr-ı Rûmî'nin Saltuk-Nâme'si", TDAY-B 1992,Ankara.AKKUŞ, Muzaffer 1995. Kitâb-ı Gunya, TDK, Ankara.ARGUNŞAH, Mustafa 1999. Muhammed B. Mahmûd-i Şirvânî, Tuhfe-i Murâdî,(İnceleme-Metin-Dizin), TDK Yayınları, Ankara.BATTAL, Aptullah 1997. İbni-Mühennâ Lûgati, TDK Yayınları, Ankara.CAFEROĞLU, Ahmet 1984. Türk Dili Tarihi, İstanbul. Turkish Studies / Türkoloji AraştırmalarıVolume 2/2 Spring 2007
--------------------------------------------------------------------------------
Page 13
M. Dursun Erdem – Muhammet Kuzubaş229CANPOLAT, Mustafa 1995. ‘Ömer Bin Mezîd, Mecmû’atü’n-Nezâ’ir, TDKYayınları, Ankara.CEMİLOĞLU, İsmet 1994. “Eski Anadolu Türkçesi Söz Diziminde “çün”lüCümleler”, Türk Dili, Haziran, S. 510, TDK Yayınları, Ankara, s. 409-412.______________ 2000. 14. Yüzyıla Ait Bir Kısas-ı Enbiyâ Nüshası Üzerinde Sentaksİncelemesi, TDK Yayınları, Ankara.______________ 2001. Dede Korkut Hikâyeleri Üzerinde Söz Dizimi BakımındanBir İnceleme, TDK Yayınları, Ankara.DEMİR, Necati 1998. "İnan- Fiili Üzerine", Türk Dili, S. 555, Mart._____________ 2004. Dânişmend-Nâme, Akçağ Yayınları, Ankara.DEMİR, Necati - ERDEM, Mehmet Dursun 2006a. Battal Gazi Destanı, HeceYayınları, Ankara.DEMİR, Necati - ERDEM, Mehmet Dursun 2006b. Battal-Nâme, Hece Yayınları,Ankara.DİLÇİN, Cem 1991. Mes‘ûd Bin Ahmed, Süheyl ü Nev-Bahar, İnceleme-Metin-Sözlük, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara.DUMAN, Musa 2000. Vasiyyet-Name, Risale Yayınları, İstanbul. ERGİN, Muharrem 1986. Türk Dil Bilgisi, İstanbul.ERGÜZEL, Mehdi 1999. Şirvanlı Mahmud, Tarih-i İbn-i Kesîr Tercümesi (Iv. Cilt,2. Kısım), Dil Özellikleri-Metin-Sözlük, Dizin, TDK Yayınları, Ankara. GABAIN, A. von 1988. Eski Türkçenin Grameri, (Çeviren: Mehmet Akalın), Ankara GÜL, Münteha 2000. Kitâb-ı Fezâ’il-i Mekke ve’l-Medîne ve’l-Kudsü’ş-Şerîf,Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış YüksekLisans Tezi, Samsun.GÜLENSOY, Tuncer, “Brahmî yazısı”, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, C. 1.GÜLSEVİN, Gürer - Boz, Erdoğan 2004. Eski Anadolu Türkçesi, Gazi KitabeviYayınları, Ankara.KARAHAN, Leylâ 1994. Erzurumlu Darir-Kıssa-i Yusuf, TDK Yayınları, Ankara.KORKMAZ, Zeynep 1973. Marzubannâme Tercümesi, TDK Yayınları, Ankara.ÖZKAN, Mustafa 1990. Cinanî’nin Cilâü’l-Kulûb, İstanbul, 1990. ____________ 1993, Mahmûd Bin Kâdî-i Manyâs, Gülistan Tercümesi, TDKYayınları, Ankara.______________ 2000. Türk Dilinin Gelişme Alanları ve Eski Anadolu Türkçesi,Filiz Kitabevi, İstanbul.ÖZMEN, Mehmet 2001. Ahmed-i Dâ’î Divanı, TDK Yay., Ankara.ÖZTUNA, Yılmaz 1996. Büyük Türkiye Tarihi, Kültür Bakanlı Yayınları, Ankara, c.II.ŞAHİN, Hatice 2003. Eski Anadolu Türkçesi, Akçağ Yayınları, Ankara.TEKİN, Şinasi 1976. Uygurca Metinler II, Maytrısimit, Ankara.TİMURTAŞ, Faruk K. 1977. Eski Türkiye Türkçesi, İstanbul.__________________ 1994. Eski Türkiye Türkçesi, Enderun Kitabevi, İstanbul.TOPALOĞLU, Ahmet 1978. Muhammed Bin Hamza-Kur'an Tercümesi, C. II,Kültür Bakanlığı Yay., İstanbul.YAVUZ, Kemâl 1991. Şeyhoğlu-Kenzü'l-Küberâ ve Mehekkü'l-Ulemâ, Ankara.Turkish Studies / Türkoloji AraştırmalarıVolume 2/2 Spring 2007
www.turkishstudies.net/sayilar/sayi4/erdemkuzubas.pdf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder