Aşk-ı Kimyevi

Aşk-ı Kimyevi

Osmanlıcaya Farsçadan Girmiştir


Meyil ve alâka. Kimyevî unsurlar arasında birbirlerine karşı olan cazibe ve birleşme meyelanları (gönül verme arzuları) ki; birer İlâhi emir ve kanunlardır.

Sani-i Hakîm (Hikmet sahibi olan yaratıcı. Allah (C.C.) , havada iki unsur halk etmiştir (yaratmıştır). Biri azot, biri müvellid-ül humuza (oksijen). Müvellid-ül humuza ise: Nefes içinde kana temas ettiği vakit, kanı telvis eden (kirleten) karbon unsur-u kesifini (yoğun elementini) kehribar (elektrik) gibi kendine çeker. İkisi imtizaç eder (Uyuşur, karışır, iyi geçinir). Buharî hâmız-ı (buhar halindeki asit’i) karbon denilen ( semli havâi ) (zehirli ve nefsanî) bir maddeye inkılâb ettirir (dönüştürür, alt üst eder)
Hem hararet-i gariziyeyi tem’in eder ( vücudun normal hararetini sağlar) , hem kanı tasfiye eder (yani saflaştırır, temizler). Çünkü: Sani-i Hakîm ( hikmet sahibi olan yaratıcı. Allah (C.C.), fenn-i kimyada (kimya iliminde) , aşk-ı kimyevî tabir edilen bir münasebet-i şedideyi (çok sıkı ilişkiyi), müvellid-ül humuza (oksijen) ile karbona vermiş ki: O iki unsur, birbirine yakın olduğu vakit, o kanun-u İlâhî (Allah’ın koyduğu kanunlar) ile, o iki unsur imtizaç ederler (birleşirler, karışırlar). Fennen (Bilimsel olarak) sabittir ki: İmtizacdan hararet hâsıl olur(Birleşmeden sıcaklık meydana gelir). Çünkü imtizaç, bir nevi ihtiraktır.( çünkü birleşme, bir nevi yanmaktır) Şu sırrın hikmeti şudur ki: O iki unsurun, her birisinin zerrelerinin ayrı ayrı hareketleri var. İmtizaç vaktinde her iki zerre, yani onun zerresi, bunun zerresiyle imtizaç eder, bir tek hareketle hareket eder. Bir hareket muallâk kalır.(asılı kalır, boşta kalır) Çünkü: İmtizacdan evvel iki hareket idi. Şimdi iki zerre, bir oldu. Her iki zerre, bir zerre hükmünde bir hareket aldı. Diğer hareket, Sani-i Hakîm'in (Allah’ın (c.c.) bir kanunu ile hararete inkılâb eder (sıcaklığa dönüşür). Zaten "Hareket, harareti tevlid eder" (hareket, sıcaklığı doğurur) bu bir kanun-u mukarreredir (yerleşmiş kanundur). İşte bu sırra binaen (dayanarak) beden-i insanî’deki (insan vücudunda ki) hararet-i gariziye (doğal ısı, vücut ısısı) , bu imtizaç-ı kimyeviyle (kimyasal birleşimle) temin edildiği gibi, kandaki karbon alındığı için kan dahi sâfi olur (temizlenir, saf olur). İşte nefes dâhile girdiği vakit (nefes içeriye girdiği vakit), vücudun hem âb-ı hayatını temizliyor (kanı, ebedi hayata sebep olan hayat suyu temizleniyor). Hem nâr-ı hayatı iş'al ediyor. (hayat ateşini tutuşturuyor) Çıktığı vakit, ağızda, mu'cizât-ı kudret-i İlâhiye (Allah’ın kudret mucizeleri) olan kelime meyvelerini veriyor .

www.sadakat.net/forum
Emir-ül Bahr ADLI KULLANICIDAN

http://www.sadakat.net/forum/osmanlica-dersleri/osmanlica-eski-turkce-kelime-hazinemizi-gelistirelim-t28965.0.html;msg174137#msg174137

Hiç yorum yok: