defter örnekleri

Meşihat Arşiv’inde Şeyhülislamlık Merkez Kalemlerine ait bazı defterler

Some registers related to the central bureaus in the office of the Şeyhülislam from the Meşihat Archives


Bilgin Aydın [*]
Abstract
In this paper, some registers that are held in the Meşihat Archives are presented. There was no office belonging to the Seyhulislams until 1826; until this period they used their own residence for official activities. Records produced in this period were not housed in an official archives, the records being inherited by the successors. Thus, some records of the Seyhulislams were lost or transfered to the Başbakanlık Osmanlı Arşivi or some Istanbul libraries, such as the Millet Library and Istanbul University Library. In 1826, the Ağakapısı (office of Yeniçeri Ağası) was allocated to Seyhulislams and named the Bâb-ı meşihat (office of the Seyhulislam). Seyhulislams used the Ağakapısı as an official headquarters until it was abolished in 1923. In the Bâb-ı Meşihat period about 3,500 registers were produced. Some of these registers, such as Telhis, Tarik, Müftü, Medrese, Müteferrik, Meşihat arzları and İradelere mahsus kayıt defterleri will be presented in this paper.
Günümüzde Osmanlı Devleti’nin merkezi idaresine ait arşivler, devlete beş asır boyunca başkentlik etmiş olan İstanbul’da toplanmış bulunmaktadır. Bunlar arasında Başbakanlık Osmanlı Arşivi ile Topkapı Sarayı Arşivi şüphesiz Osmanlı Devletine ait en zengin ve değerli arşiv malzemesini muhafaza etmektedir. Bu iki arşivin yanı sıra İstanbul Müftülüğüne bağlı olarak hizmet veren Şeriyye Sicilleri Arşivi ile Meşihat Arşivi de gerek malzeme zenginliği gerekse bu malzemenin tarihi kıymeti bakımından Osmanlı tarih tetkikleri için vazgeçilmez bir yere ve öneme sahiptir. İstanbul’da faaliyet gösteren mahkemelerin arşivlerini bir araya toplamak üzere 1892 yılında kurulan Şeriyye Sicilleri Arşivi on bine yakın şeriyye sicili ihtiva etmektedir. Aynı zamanda bu arşivde Anadolu ve Rumeli Kazaskerliği ile Nakibuleşraflık’a ait defterler de bulunmaktadır. Bu defterler de muhtemelen bu kurumların Bab-ı Meşihat dairelerine taşınmasından sonra arşive intikal etmişti. [1]
Bab-ı Meşihat’ın lağv edilmesinden sonra bu kuruma ait arşiv malzemesi İstanbul Müftülüğü’ne devredilmiş fakat arşiv malzemesi, İstanbul Müftülüğünün 1927 yılında geçirmiş olduğu bir yangın dolayısıyla ve malzemenin kaldırıldığı mahzendeki kötü depolama şartları neticesinde büyük oranda yok olmuştur. Bu makalede, Meşihat Arşivi’nden günümüze ulaşabilmiş olan ve yapılan tetkikler sonucunda Şeyhülislamlık’ın merkez kalemlerine ait olduğu anlaşılan bir gurup defter tanıtılacaktır. Bu defterler, Müftülük kütüphanesinin altındaki arşiv deposunda dağınık bir halde bulunurken tasnif edilmiş ve önemi dolayısıyla Kazaskerlik Ruznamçeleriyle Nakibuleşraflık defterlerinin muhafaza edildiği Şeriyye Sicilleri Arşivi dolaplarına kaldırılmıştır. “Şeyhülislamlık Defterleri” başlığı altında ve 1-56 genel numaraları arasında kataloglanan defterler aşağıda sırasıyla tanıtılacaktır.

A- Şeyhülislâmlık Defterleri

1. Meşîhat Arzları ve İradelere Mahsus Kayıt Defterleri
Şeyhülislâm Uryânizâde Ahmed Esad Efendi'nin meşîhatına kadar (12 Z 1295) ilmiye tevcihatları ve idâri husûslara ait marûzâtlar ile bunlara dâir çıkan irâdelerin kaydı tutulmazken bu târihten sonra tezkire ve irâdeler için husûsî defterler tutulmaya başlanmış ve bu defterler Sicillât-ı Şer‘iyye Dâiresi’nde muhafaza edilmiştir. Ahmed Esad Efendi'den önceki şeyhülislâmlardan Arif Hikmet Bey Efendi , Mehmed Arif Efendi , Mehmed Sadeddin Efendi , Hasan Fehmi Efendi ve Ahmed Muhtar Beyefendi'nin bulunabilen tezkireleri de (tezâkir-i ma‘rûza-i resmiyye) 1319 senesinde hazırlanan ayrı bir defterde toplanmıştır. Bu defterde 12 Zilhicce 1262 tarihinden itibâren derlenen arz tezkireleri ve irâdeler kayıtlı bulunmaktadır. [2]
Meşîhat'den mâbeyne yazılan tezkireler ma‘rûzât-ı resmiyye ve ma‘rûzât-ı husûsiye olmak üzere iki kısma ayrılmıştır. Meşîhât'a yazılan cevâbî yazılar ise irâde-i seniyyeyi tebliğ eden mâbeyn tezkireleri ile sadâret tezkireleridir. İlk arz tezkiresi (tezkire-i ma‘rûza) 12 Zilhicce 1262 târihli olup şeyhülislâm Arif Hikmet Bey'e âittir. Bu târihte mâbeyn başkatibine " sa‘âdetlü , atûfetlü, re’fetlü , sütûde-şiyem oğlum mîr-i muhterem hazretleri ” şeklinde hitap edilmiştir. Dördüncü arz tezkiresinden sonra ise elkâb " atûfetlü efendim hazretleri ", mâbeynin hitâbı ise "ma‘rûz-ı bende-i dirîneleridir ki " şeklindedir. Mabeyn başkâtibinin şeyhülislâm'a irâdeyi tebliğ eden resmî tezkiresi ise " ma‘rûz-ı çâker-i kemineleridir ki " şeklindedir. İlk defterde kayıtlı arz tezkireleri ve irâdelerde sıra numarası yoktur. Defter 32. sayfaya kadar numaralandırılmış bundan sonra ise numara verilmemiştir. Re’sen irâde-i seniyyeler bu defterde belirtilmemiştir. Bu serîdeki diğer defterlerden farklı olarak ikinci defter matbu klişeli olarak hazırlanmıştır. Defterin sayfalarının üstünde "defter-i maruzât" yazısı vardır. Diğer klişe yazılar ise "aded-i tezâkir", "târih-i tezâkir", "istizânı hâvî tezkire-i aliyye sûreti", "irâde-i seniyyeyi hâvî cevâb sûreti", "muâmelât" şeklinde defterin üstünde sıralanmıştır. Bu defterdeki arz tezkireleri numaralandırılmış, re’sen iradeler ise " re’sen şeref-sâdır olan irâde-i seniyye-i mülûkânedir " ifâdesiyle belirtilmiştir. Defterdeki husûsî tezkirelerin kenarına da tezkire-i husûsiye şeklinde not düşülmüştür. Şeyhülislâm Mehmed Celâleddin Efendi'ye âit olan üçüncü defterde resmî ve husûsi ma‘rûzatlar ayrı bölümlerde kaydedilmiştir. Defterin baş tarafında şu giriş yazısı görülmektedir:
“Şeyhülislâm ve müfti’l-enâm devletlü semâhatlü Mehmed Cemâleddin Efendi hazretlerinin zamân-ı meşîhat-ı ulyâlarında tastîr buyurulan ma‘rûzât-ı resmiyye ile cevâben müte‘allik buyurulan ve re’sen şeref-sâdır olup mâbeyn-i hümâyûn-ı mülûkâne başkitâbet-i celîlesinden bâ-tezkire-i resmiye tebliğ buyurulan irâde-i seniyyelerin kuyûdudur. ”
Bu defterdeki resen irâde-i seniyyelerin başında " re’sen irâde-i seniyyedir " ibâresi kırmızı hatla yazılmıştır. Eğer re’sen irâdelere cevap yazılmışsa bunlar da " 3,4 ve 7 Safer 1309 târihleriyle üç kıt‘a tezkire-i husûsîyye-i cevâbiye tastîr ve takdim kılınmışdır " örneğinde görüldüğü üzere iradenin kenarında belirtilmiştir. Bazı irâdelerin altında da re’sen irâdelere kaç numaralı tezkireyle cevap yazıldığı gösterilmiştir. Bu defterde Mehmed Cemâleddin Efendiye âit 414 resmi ve 213 husûsî arz tezkiresi kayıtlıdır.
Dördüncü defter sadece resmî maruzatlara ayrılmıştır. Mehmed Cemâleddin Efendi’ye ait resmi ma‘rûzât kayıtları 415 numarayla bu defterde devam ettirilmiştir. Mehmed Cemâleddin Efendi'den sonra şeyhülislâm olan Mehmed Ziyâeddin Efendi'ye âit resmi ma‘rûzatlar da dördüncü deftere 1 numaradan başlanarak kaydedilmiştir. Beşinci defterde sadece husûsî marûzatlar kaydedilmiştir. 6. defterin cildi parçalanmış olup sadece 4 forması kalmıştır. Bunda da resmî maruzâtlar kayıtlıdır.
1336-1339 tarihli meşîhat tezkireleri ekseriyetle ilmiye tevcîhâtlarını ihtivâ etmektedir. Bu tevcihâtlar genellikle irâde-i seniyye ile onaylanmışlarsa da "ileride iktizâsına bakılmak üzre şimdilik te’hîri münâsib görünmüş "[3] ifâdesiyle tayinin te’hiri veyâ " efendi-i mûmâ ileyhin istid‘âsının hükmü görünmemiş olmasıyla "[4] gibi bir ifâdeyle tayin talebinin reddedildiği de görülmektedir. Yüksek dereceli kadılar ile müderrislerin tayinleri de meşîhat tezkiresiyle padişaha arz edilmiştir. İlk defterlerde bazı tarîkat meşâyihinin meşîhat tevcîhleriyle tekkeler hakkında müteferrik meselelere de rastlanmaktadır. Şeyhülislâmların yazlık ve kışlık konaklarına geçişleri de irâde ile yapılmaktadır. İlmiye mensuplarının telif ettiği kitapların terfî vâsıtası olarak padişaha arzı da gene şeyhülislâmların tezkireleriyle yapılmıştır. II. Abdülhamid devrindeki pan-islamist faaliyetlerde rol oynayan ulemâya âit belgeler de bu defterlerde kayıtlı bulunmaktadır. Almanya ile akdedilecek olan ticâret muâhedesinde şeyhülislâmdan da görüş istenmesi şeyhülislâmların devletin siyâsi meselelerindeki mevkî ve rolünü göstermesi bakımından ilginçtir. [5]
Şeyhülislâmların arz tezkirelerinin sayısı görev sürelerine nispetle artmış veyâ eksilmiştir. Öyle ki Dağıstanî Ömer Hulûsî Efendi'ye ayrılan sayfaya " zamanlarında ma‘rûzât vukû‘bulmamıştır " yazılarak sayfa boş bırakılmıştır.
19 Rebîulâhir 1332 tarihinden itibaren mabeyne takdim olunan arz tezkireleri için bir kayıt defteri tutulmaya başlanmıştır. Bu defterde arz tezkiresinin numarası , hulasası , cevâbî irâdenin tarihi, dosya numarası ve mülâhazat kısımları bulunmaktadır. 29 Za 1337 târihinden itibâren de mabeyne verilen arz tezkireleri için bir teslim tutanağı mahiyetinde olan makbuz defteri kullanılmaya başlanmıştır. Defterin üst kısmında şu klişe ibâre vardır: " Mabeyn-i Hümâyûn-ı cenâb-ı mülûkâne başkitâbet-i celîlesine arz ve takdîm kılınacak ma‘rûzâta mahsus makbuz defteridir ." Defterdeki kayıt başlıkları şunlardır: “numara, cins-i evrak , tarih-i irsâli , imzâ olunacak mahal ve mülâhazât”
Arz tezkirelerinin kaydedildiği defterler, klasik dönem defter kayıt sisteminin bir devamı olarak görülmektedir. Fakat bu defterleri eskilerinden ayıran bir özellik meşihat arzlarına verilen cevapların da aynı deftere kaydedilmiş olmasıdır. Meşihat arzları ve iradelere mahsus kayıt defterleri Bab-ı Meşihat’ın lağvına kadar kullanılmıştır.

2. Telhis Defterleri
Meşîhatdan sadârete yazılmış olan telhisler 1288-1341 tarihlerini ihtivâ eden 4 defterde toplanmıştır. İlk defterde defterlerin tutulmasıyla ilgili bir kayıt yoktur. Defterin 1b varağında "hüve" ve "yâ fettah" ibâreleri kayıtlıdır. Bu ibârelerin altında doğrudan 1 numaralı telhis kaydedilmiştir. Defterdeki telhisler sırasıyla numaralandırılmış olup bu numaralar şeyhülislâmların görev değişimlerinde yenilenmiştir. İkinci defter şu ser- levhayla başlamaktadır :
" Şeyhülislâm müfti’l-enâm devletlü , semâhatlü , Mehmed Cemâleddin Efendi hazretlerinin zaman-ı meşîhat-ı ulyâlarında Bâb-ı Âlîye tasdîr buyurulan telhîs-i âlîleri kuyûdudur ".
Ön cilt kapağı ve baş tarafında birkaç sayfa kopmuş olan üçüncü defter 564 numara ve 7 Receb 1321 târihiyle başlamıştır. 847. telhisden sonra şeyhülislâm Mehmed Ziyâeddin Efendi'ye âit telhisler tekrar 1 numara ile kaydedilmiştir. Bu kısmın başlığı şöyledir:
“Mesned-i meşîhat-ı islâmiyyeye sâye-bahş-ı iclâl olan devletlü , semâhatlü Mehmed Ziyâeddin Efendi hazretlerinin taraf-ı âlî-i fetvâpenâhîlerinden Bâb-ı Âlî'ye tasdîr buyurulan telhis-i âlîlerin kayıtlarıdır .”
Dördüncü ve son defter 6 Receb 1334-22 S 1341 tarihlerini taşımaktadır. Aşağıda üç numaralı defterden alınmış olan bir telhis kaydı görülmektedir: [6]
“Sahîfe pirâ-yı sudûr olan emr u irâde-i lütûf-mu‘tâde-i hazret-i pâdişâhî mantûk-ı münîfi üzre musıla-i sahn ile dârü’l-hadîs-i Vâlide Sultan Medresesi müderrisi Menlikli İsmâil Efendi dâîleri yerinde hamîse-i Süleymâniye itibar ve münhale olan Behcet Ağa Medresesi kırk medresesinden munfasıl Menlikli İsmâ‘il Efendi-zâde Ahmed Efendi'ye bâibtidâ-i hâric tevcîh buyurulması mercûdur. Hurrire fi’l-yevmi’r-râbî‘ min Şevvâl sene ihdâ ve işrîne ve selâse ve mie ve elf ”
Meşîhat telhisleri tayin muâmelelerinin netîcelendirilmesi için yapılan yazışmaların son basamağını oluşturmaktadır. Şeyhülislâm tarafından haremeyn mevleviyetleriyle ilgili olarak her yıl tekrarlanmakta olan tayin prosedürü aşağıda örnek olarak verilmiştir. 1293 tarihli tayin işlemindeki üç kademe tarih sırasıyla şöyledir:
1-Şeyhülislâm Hayrullah Efendi'nin 11 Cumâdi’l-ûlâ 1293 tarihli arz tezkiresi (tezkire-i ma‘rûza) [7]2-Mabeynin 12 Cumâdi’l-ûlâ 1293 tarihli irâdeyi mübelliğ tezkiresi [8]3-Meşîhatın 13 Cumâdi’l-ûlâ 1293 tarihli telhisi [9]
Bu tayin işlemlerinin zaman içerisinde değişen prosedürleri ve tayin işlemlerinin tarihi seyir içerisinde hangi makamların yetkisi dâhilinde olduğunun tesbiti, XIX. yüzyıl için kesin ifadeler kullanmayı güçleştirmektedir. Özellikle XIX. yüzyılın ikinci yarısında tamâmen merkezi bürokrasinin bir parçası haline gelmiş bulunan ilmiye sınıfı mensuplarının tayin prosedürleri çok daha farklı husûsiyetler taşımaktadır.

3. Tarik Defterleri
İstanbul’da mevcut arşivler ve yazma eser kütüphanelerinde, Şeyhülislam’dan başlayarak kazaskerler, nakibüleşraf, mevali ve müderrislerin isim ve görevlerini ihtiva eden ve tarîk-i defter-i ulemâ-i kirâm , me’mûrîn-i ilmiye, kuzâtın esâmi defteri, ilmiye defteri, meşîhat sicil defteri, defterü’l-kuzât, esâmi’l-kuzât gibi isimlerle kaydedilmiş pek çok defter bulunmaktadır. Bunlardan mevleviyet kadılarıyla müderrislerin tayin ve terfi tarihlerinin sırayla kayıtlı bulunduğu defterler belli bir hiyerarşiyi gözetmeleri bakımından gerçek manada tarik defterleri olup diğerleri Anadolu ve Rumeli’deki kaza kadılarının isim cetvelleri şeklinde düzenlenmişlerdir. Tarik defterlerinin, kadı ve müderrislerin tayinleri usûlünü muntazam hale koymak üzere 1245/1829 tarihinde tutulmaya başlandığı söylenmekle beraber [10] daha eski tarihli defterlere de tesadüf olunmaktadır. [11]
Tarik defterleri “ rütbe-i vâlâ-yı sadr-ı fetvâ ”[12], “ mesned-i vâlâ-yı fetvâ ”[13] gibi başlıklarla müzehhep bir sayfaya kaydedilmiş şeyhülislâm isimleriyle başlayıp sırasıyla sadreyn ve sudur olarak da isimlendirilen Anadolu ve Rumeli kazaskerliği mensupları, nakibüleşraf ve Darü’l-hilafeti’l-aliyye, Mekke-i mükerreme, Medine-i münevvere, Edirne, Bursa, Şam, Mısır, Kudüs, Haleb, Havass-ı refia, Selanik, Yenişehir-i Fener, Galata, İzmir, Üskadar, Filibe, Bağdad, Ayntab, Belgrad, Sofya, Bosna, Erzurum, Maraş ve Trablusgarb mevali ve kadılarını vermektedir. Mazul olanlar ise ayrıca gösterilmiştir. Bundan sonra Darülhadis’den başlayarak Süleymaniye, Hamise, Darülhadis-i İbrahim Paşa, Musıla-i Süleymaniye, Hareket-i Altmışlı, İbtida-i Altmışlı, Sahn-ı Seman, Musıla-i Sahn, Hareket-i Dahil, İbtida-i Dahil, Hareket-i Haric ve İbtida-i Haric medreselerinin müderrisleri kaydedilmektedir. Bazı tarik defterlerinin sonunda kürsü meşayihi olarak da adlandırılan selatin camilerinin vaizleri kayıtlı bulunmaktadır.
Tarik defterlerine derkenar şeklinde düşülmüş notlar ilmiye teşkilatında meydana gelen değişiklikleri takip etmek açısından önem taşımaktadır. 1248/1832 tarihli bir defterde [14] Üsküdar kazası kırmızı bir çizgi ile işaretlenerek üstüne Sofya yazılmış ve şu derkenar ilave edilmiştir:
“İşbu kaza Tanzimat-ı hayriye iktizasınca Anadolu kadıaskerine maa nevahi arpalık olup muvakkiti Numan Beğ-zade Selanik’e nakl ve Üsküdar yerine Sofya mahrec olmuşdur fi Za sene 1255”.
Aynı şekilde Sofya kazasının yanında da “ İşbu kaza Üsküdar bedeli mahrece nakl olundu” notu görülmektedir.
Bazı tarik defterlerinin sonunda defterde kayıtlı müderrislerin bir istatistiği verilmektedir. Bu kayıt, defterin ait olduğu dönem içerisinde İstanbul dahilindeki müderrislerin sayılarını göstermektedir. Bunlardan 1215 tarihli bir defterin sonunda [15] “ adad-ı müderrisin-i kiram fi gurre m (muharrem) 1215” başlığıyla darülhadisten ibtida-i harice kadar 512 müderrisin medrese derecelerine göre bir dökümü verilmektedir. Yukarıda bahsi geçen 1248 tarihli defterin sonunda da bu tür bir döküm verilmekte fakat buradaki müderris sayısı 1261 olarak gösterilmektedir. Bu fark muhtemelen birinci defterin sadece 1215 tarihine ikincisinin ise 1248-1262 tarihlerine ait olmasından kaynaklanmaktadır. 1248 tarihli defterin 172b varağında defterde mevcut ilmiye mensuplarına müşahere olarak 568124 kuruşun verildiği de kayıtlıdır.
Tarik defterlerinin meşîhat arşivindeki nüshalarıyla kütüphanelere dağılmış bulunan nüshalarının tespitinin yapılarak kronolojik bir sıra ile düzenlenmesi gerekmektedir. Bunlardan meşîhat arşivindeki defterlerin tasnifi tamamlanmış olup aşağıdaki iki grupta toplanmışlardır.

1. Grup Tarik defterleri : 1245-1338, 14x40, 18x44 16 defter
2. Grup Tarik defterleri : 1262-1309, 12x22, 15x24 6 defter

Tarik defterlerinin ikinci önemli serisi Millet Kütüphanesi Ali Emiri Koleksiyonu “müteferrika” kısmında kayıtlı bulunmaktadır. Ali Emiri Efendi koleksiyonunda ilmiye sınıfıyla ilgili en eski defter [16] 1132 tarihinde haric ruusu alan müderrislerle ilgili olup defterin 1b varağında “ Şeyhülislâm Yenişehrî Abdullah Efendi asrında hâric ruûsuyla benâm olan zevât, sene1132 der-asr-ı Sultan Ahmed Hân-ı Sâlis ” kaydı görülmektedir. Şeyhülislam, Rumeli ve Anadolu kazaskerleri ve mevleviyet kadılarının hiyerarşik bir sırayla yer aldığı ilk defter 1200-1267 tarihli tarik defteridir. [17] Bu koleksiyondaki defterler; “esâmi-i ulemâ, me’mûrîn-i ilmiye, esâmi’l-kuzât ve mecmû‘a-i ulemâ-i resmiye” gibi muhtelif isimlerle kaydedilmiştir. Ali Emiri koleksiyonundaki tarik ve kudat defterlerinin listesi aşağıda verilmiştir:
No
Tarih
Varak


55
1283-1309
97
Bu defterin 2a varağında Şerif Efendizâde es-Seyyid Mehmed Atâullâh efendi'nin terceme-i hâli verilmiştir.604 müderris kayıtlıdır.

56
1132-1285
121


57
1230-1295
210


58
1248-1262
172


59
1243-1250
85


60


Müsvedde defteridir.

61
1285-
107


62
1262-1273



63
1185-1186
72


64
1200-1267
157


65
1275-1280
100


66
1236-
102


67
1248-1262
135
1261 müderris kayıtlıdır.

68
1294-1306
192


69
1211-1213
93
Anadolu kadıları defteri. Şehir adına göre alfabetik olarak düzenlenmiştir.

70
1220-1222
42
Rumeli kadıları defteri. Şehir adına göre alfabetik olarak düzenlenmiştir

71
1215-
92
512 müderris kayıtlıdır.

72
1199-1207
105
440 müderris kayıtlıdır.


İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi Türkçe Yazmalar bölümüyle İbnülemin koleksiyonunda da bazı tarik defterleri mevcuttur. Türkçe yazmalar bölümünde 855, 2560, 3522, 8874, 8879, 8880, 8881, 8882, 8883, 8926 numaralarda on tane tarik defteri kayıtlıdır. [18] İbnülemin yazmaları arasında 2522/3 numaralı eser 1246-1292 yılları arasında Mısır’a tayin edilen kadıları göstermektedir. [19]
İlmiye ricalinin bi’l-fiil ve payelileriyle beraber gösterildiği diğer kaynaklar arasında devlet ve vilayet salnameleri de sayılabilir. Özellikle 1293 tarihli Devlet Salnamesi ilmiye sınıfının toplu bir listesini vermesi bakımından önem taşımaktadır.

4. Müftü Defterleri
Meşihat arşivinde ilki 1225-1275 tarihli ve ikincisi ise 1279-1330 tarihli iki adet müftü defteri bulunmaktadır. Bu defterlerde Şeyhülislamlar tarafından Osmanlı devletinin muhtelif bölgelerine müftü olarak tayin edilmiş olan şahısların isimleri kayıtlıdır. Müftü defterleri yer ismine göre alfabetik olarak düzenlenmiş ve her yerleşim biriminin altına 1225-1330 tarihleri arasında tayin edilen müftüler sırayla kaydedilmiştir.

5. Medrese Defterleri
Osmanlı Devleti'nin kuruluşu yıllarında eğitim ve kaza (yargı) faaliyetlerinin temin ve devamlılığı için medreseler tesis olunmuş ve bu dönemde devletin bürokrat ihtiyâcı da bu müesseselerden karşılanmıştır. İlmiye sınıfının merkezî bürokrasiden çekilip sadece tedris ve kaza muâmeleleriyle ilgilenmesi İstanbul'un fethinden sonra gerçekleşmiştir. Osmanlılarda ilk medrese İznik'te kurulmuştur(1331). [20] Bursa ve Edirne'nin fethinden sonra buralarda da birçok medrese yaptırılmıştır. Osmanlı Devleti'nde ortaya çıkan ilk medreselerde tek bir müderrisin ders verdiği görülmektedir. Bu sebeple medrese talebelerinin tek bir medreseden mezun olmaları söz konusu değildir. Her bir müderris kendi medresesinde muayyen bir dersin kitabını ya tamâmen veyâ kısmen birkaç ay zarfında okutur ve bu dersi alan talebe bu bir iki aydan sonra diğer bir medresede ders görmeye başlardı. Osmanlı medrese sisteminin şekillenmesinde bu tatbikatın da tesiri olmuştur.
Osmanlı hudutları içerisindeki medreselerin ilk defa bir teşkilata tâbî tutulması İstanbul'da Sahn-ı Seman ve Musıla-i Sahn medreselerinin inşâsından sonra gerçekleşmiş ve medreseler hâşiye-i tecrîd, miftâh, kırklı, hâriç, dahil ve sahn-ı semân olmak üzere beş sınıfa ayrılmıştır. [21] Kanuni Sultan Süleyman, Fatih’in kurduğu medrese teşkilatına Süleymaniye darülhadisi ile tıp medresesini ilave etmiş ve altmışlı medreselerin sayılarını çoğaltmıştır. [22]
Osmanlı medreselerine ait arşiv malzemesi Topkapı Sarayı Arşivi, Başbakanlık Osmanlı Arşivi ve Meşîhat Arşivi’nde toplanmış bulunmaktadır. Bunlardan ilk iki arşivde XV-XVIII. yüzyıla âit belgeler ve defterler çoğunlukta olup XIX ve XX. yüzyıla ait malzeme ise Meşîhat Arşivi’nde bulunmaktadır. Bab-ı Meşihat’ta Ders Vekâleti ve Meclis-i Mesalih-i Talebe kurulmadan önce medrese işleriyle şeyhülislâm ve kazaskerler meşgul olmakta ve medreselerle ilgili kayıtlar bu makamların nezâretinde tutulmaktaydı. Bu sebeple Meşîhat arşivinde medreselerle ilgili kayıtlar Ruznâmçe, Tarik ve Şeyhülislamlık Medrese defterleri içerisinde dağılmış bulunmaktadır. Ruznamçe defterlerindeki kayıtlar XVI-XIX, tarik defterlerindeki kayıtlar ise XIX-XX. yüzyıllara aittir. Meşihat Arşivi’nde medrese defterlerinin yanı sıra medreselerle ilgili belgelerin toplandığı dosyalar da bulunmaktadır. Ruznamçe defterleri hakkında II. bölümde Rumeli ve Anadolu Kazaskerliği Defterleri kısmında ve tarik defterleri hakkında II. bölümde Şeyhülislâmlık Defterleri kısmında bilgi verildiği için burada sadece XIX-XX. yüzyıla ait medrese defterlerinden bahsedilecektir.
Meşîhât arşivinde tarihleri itibârıyla XIX. yüzyılın ilk yarısından başlayan ve Edirne ve Bursa medreselerine ait kayıtları ihtivâ eden 14 defter bulunmaktadır. Bunlardan Edirne ve Bursa için müşterek olarak tutulanlar olduğu gibi her iki vilâyet için ayrıca tutulmuş defterler de mevcuttur. Edirne için müstakil olarak tutulmuş ilk defter 1261 tarihinden başlarken Bursa medrese defterlerinin ilki 1276 tarihini taşımaktadır. Edirne ve Bursa için müşterek olarak hazırlanmış ilk defter 1224 tarihlidir. Bu defterlerin tertip şekli tarik defterlerindeki İstanbul medreseleri başlığıyla verilen kısımla aynıdır. Edirne Medreseleri Musıla-i Süleymâniye'den Bursa medreseleri ise Dârü’l-hadîs'den başlayarak İbtidâ-i hârice kadar derecelendirilmiş ve medreselerin ismiyle müderrisleri kaydedilmiştir. Bursa ve Edirne defterlerinin dışında muhtelif mevzûlara âit üç defter daha bulunmaktadır. Bunlar 1242 tarihli Huzûr-ı Hümâyûn müderrisleri defteri, 1261 tarihli medrese mâişet defteri, 1283 tarihli Anadolu ve Rumeli müderrisleri tayin ve tevcihat defteridir. 5 numaralı Bursa defteri müsvedde halinde olup 6 numaralı Bursa defteri bundan temize çekilmiştir. 7 numaralı defterde İstanbul dâhilindeki medreseler, câmîler ve Bâb-ı Fetvâ dâirelerinde görevli müderrislerle Anadolu ve Rumeli medreseleri müderrisleri kayıtlıdır.
10 Numaralı defter Rumeli, Kıbrıs ve Anadolu medreseleri maîşet defteri olarak düzenlenmiş olup defterin 1a varağında " yeni maîşet defteri " yazılıdır.
Müderrislerden kadılığa geçenler veya terfi edenler " hareket kerd " , " Erzurum şüd " gibi kayıtlarla müderris isminin sağ tarafına not edilmiştir. İki medrese müderrisliğinin aynı tarihte tek bir şahsa verildiği de görülebilmektedir. Bazı medreseler ise kadrolardaki aşırı yığılma sebebiyle itibari olarak verilmiş olup bu tür medreselerin bazılarının binaları dahi yangın, deprem ve bakımsızlık sebebiyle yok olmuş ve sadece payesi kalmıştır.

6- Müteferrik Defterler
Tarihleri itibariyle Bab-ı Meşihat’ın tesisinden sonraki döneme ait bulunan ve müstakil bir seri teşkil etmeyen üç adet defter Şeyhülislamlık defterleri arasına alınmış ve müteferrik defterler başlığı altında toplanmıştır. Bunlardan birinci defterde Meşihat tezkireleriyle 1272-1295 tarihleri arasında İstanbul camilerinde görevli kürsü meşayihi ve dersiamlar kayıtlı bulunmaktadır. Defterin 2a varağında “keşf niyabeti emr-i şerifi” başlığıyla 18 Şaban 1280 tarihli bir ferman kaydedilmiştir. 4b varağında ise “cülus-ı hümayun resm-i tebriki tarifesi” kayıtlıdır. Tahrirat ve tezkirelerin yazılı bulunduğu kısım defterin 7a varağında son bulmaktadır. Defterin ikinci bölümü Ramazan ayında selatin camilerde vaaz verecek meşayih ve dersiaamlara ayrılmıştır. İhtiva ettiği kayıtlar bakımından, yazışma usullerini öğretmek gayesiyle hazırlandığı anlaşılan iki numaralı defter Meşihat münşaat defteri olarak isimlendirilmiştir. Belge örnekleri defterde dağınık bir şekilde bulunmaktadır. Bu belgelerden bazılarında 1282 ve 1286 tarihleri görülmektedir. Özellikle tarihli belgelerin orijinal belgeler olması mümkündür. Defterde talebe-i ulum ve kadıların göreve tayinleri öncesinde yapılan imtihan ve kazasker divanı usullerinden de bahsedilmektedir. Müteferrik defterlerin sonuncusu cihet ilamatı tevcihat defteri şeklinde isimlendirilmiştir. Defterde 1291-1304 tarihleri arasında şeyhülislamın onayına sunulan müderrislik, meşihat ve cibayet vs. cihet ilamlarının hülasaları kaydedilmiştir.


--------------------------------------------------------------------------------

[*] Araştırma Görevlisi, Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arşivcilik Bölümü.
[1] Anadolu ve Rumeli Kazaskerliği’ne ait olan Ruznamçeler için, muhtemelen 1892 yılından sonra düzenlenmiş bir katalog tasnif esnasında bulunmuştur. Katalog defterinin yazı ve şekil özellikleri 1892 yılından sonra Şeriyye sicillerinin kataloglanması için kullanılmış olan defterlerle aynıdır.
[2] Meşihat Arşivi (Bundan sonra M. A. olarak gösterilecektir.) Meşîhat Arzları ve İrâdelere Mahsus Kayıt Defterleri Nr. 1, s. 2
[3] Aynı yer
[4] M. A. Meşîhat Arzları ve İrâdelere Mahsus Kayıt Defterleri Nr. 1, s. 8
[5] M. A. Meşîhat Arzları ve İrâdelere Mahsus Kayıt Defterleri Nr.1 Arz Tezkiresi Nr. 572, 573
[6] M.A. Telhis Defteri Nr:3 Aded :580
[7] M. A. Meşîhat Arzları ve İrâdelere Mahsus Kayıt Defterleri Nr. 1, 11 Cümâzi’l-evvel 1293 tarihli arz tezkiresi
[8] Aynı yerde kayıtlı olan 12 Cümâzi’l-evvel 1293 tarihli irâde. İradenin bir gün içerisinde çıkmış olması tayin muamelerinin sürati hakkında da bilgi vermektedir.
[9] M.A. Telhis Defteri Nr:1, 3 numaralı ve 13 Cümâzi’l-evvel 1293 tarihli telhis.
[10] Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilatı , s.186
[11] Millet Kütüphanesi Ali Emiri Koleksiyonu “müteferrika” kısmında 64 numarada kayıtlı defter 1200/1784, tarihinde başlamaktadır.
[12] Millet Kütüphanesi Ali Emiri Koleksiyonu “müteferrika” kısmı nr: 71
[13] Millet Kütüphanesi Ali Emiri Koleksiyonu “müteferrika” kısmı nr: 72
[14] Millet Kütüphanesi Ali Emiri Koleksiyonu “müteferrika” kısmı nr: 58 vr. 21b
[15] Millet Kütüphanesi Ali Emiri Koleksiyonu “müteferrika” kısmı nr. 71
[16] Millet kütüphanesi Ali Emiri Koleksiyonu müteferrika kısmı nr. 56
[17] Millet kütüphanesi Ali Emiri Müteferrika kısmı nr. 64
[18] Mehmet İpşirli, “Klasik Dönem Osmanlı Devlet Teşkilatı” Osmanlı Tarihi ve Medeniyeti İsimli eserin içerisinde İstanbul 1994 s. 248
[19] Şeyhülislâm Cemaleddin Efendi, Mısır’a Tayin Edilen Kadılar 1246-1292.
[20] Mustafa Bilge, İlk Osmanlı Medreseleri , İstanbul 1984 s. 32
[21] Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilatı , s. 11.
[22] Cahit Baltacı, XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri , İstanbul 1976, s.49



http://www.archimac.org/JAS/JAS2000/JAS02_09.spml

Hiç yorum yok: