yusuf has hacib




Eserin adı “mutluluk veren bilgi” anlamına gelir. Yazarı, Yusuf Has Hacip "Doğu Türkistan" daki Balasagun şehrinde, muhtemelen 1017 yılında doğdu. Yûsuf Has Hâcib, İslâmî Türk edebiyatının, eseri elimize geçen ilk yazarıdır. Devrinin bilgin bir yazarı ve Türk tefekkür târihinin mümtaz bir düşünürüdür.Kabri, Çin işgali altındaki Doğu Türkistan’ın en önemli şehirlerinden birisi olan Kaşgar’da bulunmaktadır . Yûsuf Has Hâcibin vefâtı muhtemelen 1077 dir.Yusuf Has Hacip ,kutadgu bilig adlı eserini; Karahanlılar zamanında (XI. yüzyıl- 1070) kaleme almış,eserde ideal bir devlet yönetiminin nasıl olması gerektiği üzerinde durulmuştur. Eserin dilinde henüz Arapça ve Farsça etkisi yoktur. eser Hakaniye (Çağatay) türkçesiyle kaleme alınmıştır.Birimi beyit, ölçüsü aruz,( Aruz ölçüsüyle yazılmış ilk eserimiz kabul edilir )kalıbı fe u lün/fe u lün /fe ul’dür. Bilinen üç nüshası, bugün Fergana, Viyana ve Mısır’da bulunmaktadır.Bu eser mesnevi türünde kaleme alınmış 6645 beyitlik bir siyasetnamedir. Eser, bütün klasik şark eserleri gibi Allah’a hamd, Peygambere ve dört halifeye övgü ile başlar. Ardından baharın güzelliklerini tasvir ile devam eden şair, usta bir şekilde bahar tasvirinden hükümdarın övgüsüne geçer. İsminden de anlaşılacağı gibi eser, insana her iki dünyada, tam manasıyla kutlu olmak için lazım olan yolu göstermek maksadıyla kaleme alınmıştır.
Eserde işlenen esas konu “ideal insan”dır. Şair, kendi devrinde ideal bir insanda bulunması gereken vasıfları şöyle sıralar: Bu insan, bütün kötü vasıflardan arınmış ve iyi huy­larla bezenmiş bir insandır. Allah’a sıkı sıkı bağlı, takva sahi­bi bir mümindir. Zamanının bütün ilim ve hünerlerini öğren­miş bir âlim ve hâkimdir. Bütün alfabeleri ve dilleri bildiği gi­bi şiir, belagat, hesap, hendese, tıp, vb. ilimlere vâkıf olmanın yanında okçuluk, avcılık, satranç vb. hünerlere sahiptir. Ada­letten ve doğruluktan şaşmaz; ağırbaşlı ve alçak gönüllüdür. Hırsızlık yapmaz, yalan söylemez, içki içmez, dedikodu et­mez. Son derece cömert ve iyilikseverdir. Etrafındaki insanla­ra merhametli ve insaflı davranır. Adet ve geleneklere, görgü kurallarına uygun hareket eder.
Her şeyden de önemlisi şair, bu ideal insan tipini soyut olarak ortaya koymaz; onu cemiyet içine yerleştirerek fertle­rin diğer fertlerle ve devletle olan münasebetlerini inceler. Böy­lece eser, hem sosyoloji, hem de siyaset ilmi ile ilgili bir eser hâline gelir.
Eserin yapısı da son derece dikkat çekicidir. Eser yarı hi­kâye ve yarı temsil tarzındadır. Arada hareketi hazırlayıcı ve izah edici monologlar ve canlı tabiat tasvirleri ile süslenmiş olan sahneler yerleştirilmiştir. Bu haliyle o, öyle mükemmel bir üslup ve mimari içine yerleştirilmiştir ki bu malzemeye başka ne gibi bir şekil verilebileceğini düşünmek bile güçtür.
Bu durumda Kutadgu Bilig’e yarı hikâye, yan tiyatro tar­zında kurulmuş alegorik, manzum bir mesnevidir diyebiliriz. Esas yapı, manzum hikâye şeklinde olmakla beraber şahıs­ların karşılıklı konuşmaları esere tiyatro havası katmaktadır. Eserde hikmet ve nasihat üslubunun örnekleri de göze çarpar.Şair, hikâyesini, dört kavramı temsil eden dört şahsın karşılıklı konuşmaları üzerine kurmuştur. Bunlar hükümdar Kün Toğdı “adalet”, vezir Ay Toldı “baht”, vezirin oğlu Ögdilmiş “akıl”, vezirin kardeşi Odgurmış “akıbet” kavramlannı tem­sil etmektedir.

KUTADGU BİLİG seçme sözler ve manalar

1 Memleketin direği, temeli, sağlamlığı, esası ve kökü iki şeye bağlıdır. Bunlardan biri halkın hakkı olan kanun, diğeri de hizmette bulunanlara dağıtılan gümüştür. ..parayı görerek, hizmet edenlerin..yüzleri gülmelidir. Hangi bey askerini memnun etmezse, kılıç da kınından çıkmaz

2 Halk için beyin cesur ve kahraman olması iyidir; büyük işleri ancak bu meziyetler ile karşılamak mümkündür. Cesur, gözü pek olan insan için mal eksik olmaz, ak doğan için de yem eksik olmaz.

3 astronomi bilimini öğrenmek isteyenlerin, önce geometri ve hesap kapısından geçmesi gerektiğini söyler. Aritmetik ve cebir, insanı kemâle ulaştırır; toplama, çıkarma, çarpma, bölme, bir sayının iki katını, yarısını ve kare kökünü alma işlemlerini bilen, yedi kat göğü avucunun içinde tutar. Her şey hesaba dayanır.

4 alimlerin ilmi, halkın yolunu aydınlatır; ilim, bir meşale gibidir; geceleri yanar ve insanlığa doğru yolu gösterir. Bu nedenle alimlere hürmet göstermek ve ilimlerinden yararlanmaya çalışmak gerekir. Eğer dikkat edilirse, bir alimin ilminin diğerinin ilminden farklı olduğu görülür. Mesela hekimler hastaları tedavi ederler; astronomlar ise yılların, ayların ve günlerin hesabını tutarlar. Bu ilimlerin hepsi de halk için faydalıdır. Alimler, koyun sürüsünün önündeki koç gibidirler; başa geçip sürüyü doğru yola sürerler.

5 Bey memleket ve kanunu siyaset ile düzene koyar; halk hareketini onun siyasetine bakarak tanzim eder.
6 Beyler örf ve kanuna nasıl riayet ederlerse, halk da aynı şekilde örf ve kanuna itaat eder.
7 Beyler hangi yoldan giderse, beylerin bu gidişi kulunda yoludur.
8 Beyin özü sözü doğru ve tabiatı güzide olmalıdır. Bey doğru sözlü olmalı, tavır ve hareketleri itimat telkin etmelidir ki, halk ona inansın ve huzur içinde yaşasın.
Halk için beyin çok seçkin olması lazımdır. Beyin gönlü, dili ve tabiatı düzgün olmazsa, saadet memlekette dolaşamaz, kaçar. Avam tabiatının beye yakın olması uygun düşmez; bu tabiat yaklaşırsa, bey itibarını derhal kaybeder.
9 Bey haya sahibi, yumuşak huylu ve asil tabiatlı olmalıdır.

10 Akıl süsü dil, dil süsü sözdür. İnsanın süsü yüz, yüzün süsü gözdür. İnsan sözünü dil dili ile söyler; sözü iyi olursa, yüzü parlar.


http://www.maarip.org/turk/haberdetay.asp?ID=124
http://www.dilimiz.com/dil/YHH.htm

wikipedia



uygur alfabesiyle

Hiç yorum yok: